Teofilo Fener'e karsi baslarsa..
Kuvvetli bir Anadolu takimi olarak Galatasaray
ve Ridvan ve Aykut..
Senelerdir cesitli platformlarda, Ridvan Dilmen’in aslinda ne kadar kotu bir yorumcu oldugunu, ne kadar art niyetli yorumlar yaptigini, bulundugu konumun verdigi gucle, sinsi yorumlar yaparak kamuoyunu yonlendirmeye calistigini anlatmaya calisip dururum.
Ilk baslarda Ridvan’in tarafsiz oldugu yalanina inanmis Galatasaraylilar dahi cogunluktaydi. Neyse ki, en azindan Galatasaraylilar arasinda kendisine itibar edenin pek kalmamis olmasi benim acimdan sevindiricidir.
Hala kalmissa da, dun aksam Fenerbahce’nin Young Boys maglubiyeti sonrasi yaptigi programi bir yerlerden bulup izlemelerini tavsiye ediyorum. Turk Spor televizyonculugu acisindan yuzkarasi bir programa imza atti Ridvan Dilmen. Arkadasi Aykut Kocaman’i korumak icin atmadigi takla kalmadi. Bir nevi benim su yazida ongormus oldugumu da gerceklemis oldu. Fenerbahce’nin uzun yillardir sergiledigi en rezil sezon acilisi performansini acaba Daum, Rijkaard veya herhangi bir baska yabanci hoca gerceklemis olsaydi, Ridvan dun kamuoyuna ne gibi mesajlar verirdi tahmin edebilirsiniz. Ancak burasi Turkiye ve burda ahbap-cavus iliskileri her zaman yururluktedir.
Ridvan Dilmen’in butun bu arka cikmalarina ragmen, Aykut Kocaman’in Fenerbahce’de cok kalici olamayacagi simdiden belli oluyor. Aykut’un kisiligi, daha onceki yazimda degindigim, bilincaltindaki surekli kendisini one cikarma gudusu, buyuk takim hocaligini kiviramaz.
Saha kenarindaki surekli sikintili, bir seylerden memnun olmayan, asik suratli ifadesiyle, buyuk bir camiaya umut veremez. Hic kimseden ornek almadiysa, Mustafa Denizli’nin yapmacik da olsa, en zor zamanlarinda cevreye gulucuk sacmasindan ornek alsin.
Her basin demecinde, oyuncularini isim vererek kamuoyuna sikayet ederek, buyuk takim yonetemez. Hic kimseden ornek almadiysa, Mourinho’ya baksin; oyuncularinin uzerindeki baskiyi medyayi kendisine yonelterek nasil aliyor diye. Aykut ise tam tersini yapiyor; surekli verdigi mesajlarla futbolcularini hem medyaya hem de taraftarina hedef gosteriyor. Bunu yapan bir hocanin basarili oldugunu daha tarihler yazmadi.
Bakin ben O’nu da keserim, bunu da keserim, burdaki tek otorite benim gosterisi yapip, gelir gelmez Alex’le ters duserek, buyuk takim hocasi olunmaz. Hic kimseden ornek almiyorsa, Lincoln’le takisip, sezon sonunda hem kendisinin hem de futbolcusunun takimdan ayrilmasina sebebiyet veren Bulent Korkmaz’a baksin; sene sonunda hem kendisinin hem de Alex’in Fenerbahce’de olmayacagini simdiden gorsun.
Ben her konuda icimdekini soylerim, ben oyle boyle durustum ki, akliniz almaz mealinde medya iliskileri yuruterek buyuk takim hocasi olunmaz. Guiza’yi satamazsak, yararlanmak zorunda kalacagiz O’ndan cumlesini icinden gecirebilirsin, ama milyonlara deklare edemezsin. Hic kimseden ornek almiyorsa, selefi Daum’a baksin, politik aciklama nasil yapilir gorsun.
Velhasil-i kelam, Aykut’un sezonu bitirmesi benim acimdan sasirtici olur.
Ridvan’in bu tarafli yorumculugunun bedelini odeyip issiz kalmasi ise sasirticiyi gectim, surpriz olur.
Rosicky Transferi
Ne ben Rosicky’i Galatasaray’da gorebildim, ne de Rosicky ilk cikis noktasinda yarattigi imajin altini doldurup su anda oldugu yerden cok daha buyuk yerlere gelebildi. Bunda en buyuk pay hic kuskusuz son derece sanssiz bir sekilde yasadigi sakatliklardi.
Iste bu kelime Galatasaray’in son yillardaki transferlerinde anahtar kelime haline geldi neredeyse. Muthis isimleri olan, ama son donemlerde mutlaka sakatliklarla bogusmus yildizlara yoneliyoruz genelde. Gunumuz futbolunun, sahada yuzde yuzunu surekli verebilecek isimlerle oynanmasi gerektigini unutarak.
Bu yuzden, henuz gerceklesmedigi halde gerceklestigi iddia edilen, Rosicky transferi de Galatasaraylilarin kafasinda butun sene boyunca o senelerdir hemen tum futbolcularina yonelik tasidiklari endiseyi beraberinde getirecektir: Tamam adam cok iyi ama, ya sakatlanirsa?
Yine de insane Rosicky gibi bir isme burun bukemiyor. Tesaduf bu ya, gectigimiz Pazar gunu Rosicky’i Emirates Cup’ta ciplak gozle izleme firsati bulmustum. O zaman da yazimda bir cumleyle gecirmis olsam da, Rosicky bana sakatliginin urkekliginden oldukca siyrilmis gozukmustu. Elbette, bir hazirlik maciyla ne kadar degerlendirebileceginiz muamma, ancak bazi hareketleri artik kafasinda ya sakatlanirsam korkusu olmadan yapabilmesi, bir futbolcunun sakatliktan kurtulma yolunda verdigi en onemli isarettir. Rosicky’de bunu gordum. (Rosicky’nin cektigim bir iki resmini asagida bulabilirsiniz.)
Rosicky’nin Arsenal’in zengin orta sahasinda onemli bir alternatif oldugunu da gordum. Hatta Arsene Wenger, mac oncesi skorbordlardan canli yayinlanan roportajinda, orta sahada sayi olarak bir kisi eksik olduklarini ve bir transfer daha yapacaklarini soylemisti taraftarlara. Hal boyleyken, kelle olarak bir kisi eksik olduklarini dusundukleri bir yerdeki onemli bir oyuncusunu neden biraksin Wenger? Pek anlamiyorum. Bu nedenle bu bazi sitelere ucurulan haberin, tipik olarak, oyuncuyla anlasildi ama klubu puruz cikardi seklinde baglanacagini dusunuyorum.
Hazir bu bazi siteler demisken, son iki senedir moda olan bu durumun da Galatasaray’a dair nefret ettirenler listesine girdigini soylemek isterim. Kah Galatasaray dergisinde bir pozisyonda bulunanlar, kah bir yonetici tanidigi olanlar, ortalikta kendi egolarini tatmin veya baska sebeplerle isimler ucuruyorlar ve insanlarin duygularini somuruyorlar. Hadi bu kisilerin ucurduklari duyumlarin dogru oldugunu varsayalim. O zaman ortada cok daha buyuk bir sorun var. O kadar kuculmus ki bazi isimler, bu sitelerdeki cocuklara haber ucuruyorlar. Ne mantigi vardir bunun? Bu haberleri ucuran gerizekali midir, moron mudur? Bu isten ne kazanmaktadir? Sorgulamak lazim.
Bu haberleri ucuran yoksa da, Fossacimbom, Turkspor.net gibi komedi sitelere hala girip onlarin haberlerinin pesinden gidenlere gulmek lazim.
Neresinden bakarsaniz bakin, asagi tukurseniz sakal, yukari tukurseniz biyik durumu.
Sonuc olarak, her seye ragmen, umarim Rosicky Galatasarayli olur. Umarim son senelerde isimli gelip, buyuk hayalkirikligi yaratanlardan biri olmaz. Umarim Galatasaray artik bir kac sene O’nun mevkisine isim aramaz.
Emirates Cup'taydim - Milan 1 Lyon 1 / Arsenal 3 Celtic 2
- Marco Amelia, Milan icin son derece dogru bir kaleci tercihi olmus. Buffon'dan sonra zaten Italya'nin en iyi kalecilerinden biri olarak gosteriliyordu; Milan'da daha buyuk bir cikis yapabilir. Milan'in iyi bir kaleciye cok ihtiyaci var senelerdir..
- Seedorf, resmen yasli kurt. Artik hucumun arkasinda degil de, defansin onunde oynuyor ve tam da bu aralar Galatasaray'in ihtiyaci olan futbolcu goruntusu verdi. Cok cevval, basan degil; ama top ayagina geldiginde dogru yere acan, oyunun yonunu degistiren, defansin oyun kurma yukunu onlarin uzerinden alan bir oyuncu. Keske yasina ragmen, Turkiye'de bir iki sene izleyebilseydik..
- Flamini oyunda kaldigi tum ilk yari boyu her topu ayagina aldiginda Arsenal taraftari tarafindan yuhalandi. Her zaman dedigim gibi, bizdeki Ingiliz hayrani ezik NTVSpor tarzindaki kanal yorumculari-spikerleri, her daim efendim hic Ingiltere'de boyle seyler oluyor mu tadinda takilirlar, misal Galatasarayli veya Fenerbahceli taraftarlar rakibe giden bir oyuncuyu yuhaladiklarinda. Bakiniz efendim oluyor; hem de ezeli rakibi olmayan bir takima gitmis bir oyuncu yuhalaniyor.
- Flamini demisken, sene basinda adi bizimle gectiginde, kendisini sevmedigimden burun bukmustum, ama bugun izledigim Flamini orta sahamiza cok canlilik katardi. Gecmis olsun tabii; Polak nere, Grella nire, Flamini nire?
- Yillarin efsane beki Zambrotta.. Artik bayagi agirlasmis..
- Borriello harika bir yedek forvet bir takim icin. Bence Milan kalibresinde bir takimin birinci forveti olmamali, ancak ne olursa olsun yedekten gelecek bir Boriello her takim icin kazanctir..
- Milan'in forvette oynattigi 1992 dogumlu Simone Verdi, cok ham henuz. Lakin kumasi var. Yine de bu sene bir iki mactan baska sans bulamaz.
- Pato.. Bu cocukta ne buluyorlar cidden anlamiyorum.. Cok esnek bilekleri var, kabul.. Cok iyi bir kumasi var kabul.. Ama ne zaman izlesem, boyle gamsiz, pek dunya umurunda olmadan. yavas tempoda oynayan bu oyuncu hicbir zaman A sinifi topcu mertebesine ulasamaz benim gozumde. Aklini basina devsir Pato! :)
- Lyon'daki Milan Pjanic.. 1990 dogumlu.. Hani bizde Arda Turan'a 20 milyon euro fiyat biciliyor ya.. Pjanic o zaman 80 milyon Euro olmali.. Bu Bosnak cocugun adini daha cok duyacagiz. Tam bir 10 numara. Son hareketlerde hala biraz ham, ancak bunu da gelistirecegi o kadar belli ki.. Oyun zekasina, teknigine hayran oldum. Lyon Juninho'dan sonra muhtesem bir 8 numaraya daha sahip..
- Bizim icin adi gecen Ederson'u hic begenmedim. Gelip de takimin yerlerde surunen kalitesini bir anda yukari cekebilecek bir isim hic degil. Bu isimlere bakiyorum da, ah Lincoln ah, ne futbolcuydun sen diyorum..
- Fenerbahce icin adi gecen Gomis'i izledim. Ah Allahim ne olur alsinlar dedim mac boyu. Guiza'yi opup baslarina koyarlar. Guiza hakikaten son vuruslarinda guvenini kaybetmis bir isim ama, topsuz oyunda yaptiklari, surekli pozisyon bulmak icin yaptigi kosulariyla bu Gomis'den cok daha iyi futbolcu bana gore..
- Sol bek pozisyonunda oynayan Aly Cissokho'nun adi bir sure bizim icin gecti. Futbolcuyu bugun izledikten sonra diyebilirim ki, birakin genc Galatasaraylilarin hayalleriyle oynamayi. Super bir sol bek. Bir iki sene sonra A klas bir takima transfer yapar..
- Yine bizim icin adi gecen (Lyon'un yarisi transfer sezonunda gecmis bizim basinda anlasilan), Kallstrom ise 10 dk oynadi sadece. Cok fazla topla bulusmadi, ama sahadaki durusu sanki bana cok kalinlasmis gibi geldi; hani boyle belini donduremeyen oyuncular vardir ya, oyle.. Yine de 10 dakika ile yorum yapmamak lazim tabii..