Türk Futbolunda Terörizmin bir başka zafer gecesi

Fenerbahçe'yi tebrik ediyorum. Hani, Türkiye'de ne zaman bir anket yapılsa, en çok nefret edilen takım kim sorusunun açık ara birincisi oluyorlar ya, işte onun gerekçesini sadece bir 90 dakikada yine cümle aleme kanıtladılar.

Fenerbahçe'nin son 10 yıldaki derbi başarılarının stratejisi oldukça basit:

  1. Kendi evindeki maçlara, mutlaka taraftar baskısından kolaylıkla etkilenen bir hakem atanmasını sağla. Taraftar baskısından kolay etkilenmeyen bir Türk hakemi pek bulunmadığı için en kolay yerine getirdikleri madde bu.
  2. Kendi evindeki maçlar öncesi, ortamı elindeki tüm imkanlarla olabildiğince ger. Taraftarını bile; öyle ki, örneğin maçta rakip takımın anasını ağlatan bir hakem, sadece taç kararını Fenerbahçe aleyhine verdiğinde, stadyum tepkiden salya sümük inlesin.
  3. Buna karşılık, deplasmandaki maçlar öncesi, mutlaka centilmenlik çağrıları yapıp, tansiyonu düşür. Kah sinsi agresif, yalancı centilmen kaptanın Alex yapsın bu açıklamaları, kah bir yöneticin, kah teknik direktörün..
  4. Kendi evindeki maç başladığında, tüm futbolcuların, aleyhine verilen her kararda, küfür etmeksizin hakemin üzerine koşsun, çembere alsın ve yakın mesafeden deli gibi bağırarak hakemi iyice seyircinin önüne atsın. Öte yandan benzer bir hareketi rakip futbolcu yapmaya kalktığında hemen onu hakeme şikayet etmek üzere belli çete harekete geçsin.
  5. İstisnasız her ikili mücadelede faullü hareketler yapılsın, rakip takım sindirilsin. Zira 10 faulden ancak 3'ü verilecektir 1. maddede sağlanan hakemlerce..
İşte bu 5 madde temelindeki strateji ile Fenerbahçe'nin derbi kazanmaması çok zor. Hele ki karşılarında bu kadar aptal iki takım bulunuyorsa.. Beşiktaşlılara aptal demeyeyim de, kendi takımım hakkında çok ağır konuşacağım..

O kadar aptal bir camiayız ki; yine Ali Sami Yen'deki maç öncesi tansiyonun düşmesine izin verdik; üstüne üstlük bir pankart yüzünden Fenerbahçe'yi alkışladık. Ve yine o kadar aptal bir camiayız ki, yine geçmiş seferlerde, tansiyonu düşük tutup kaybettiğimiz derbilerden sonra gaza geldiğimiz gibi, gelecek seneki derbide de tansiyonu yüksek tutmaya çalışırız, ama aptallığımızdan bunu sahaya elimize ne gelirse atarak yaparız.

Oysa Fener seyircisi, o baskıyı, 17. dakikada Selçuk Şahin kart gördükten sonra, 19. dakikada normal bir faul yapan İsmail'e kart göstertmek için hakemin üzerine aynı anda çullanarak yapar. Nitekim pek değerli hakem de, tribünden gelen o baskıya cevapsız kalmaz ve kartını gösterir..

O kadar aptal futbolculardan kuruluyuz ki, Sami Yen'deki Fener maçında, hakem Cüneyt Çakır Mehmet Topal'a son derece hatalı bir elle oynamadan ötürü sarı kart verince, Mehmet Topal, kız gibi ellerini agzına götürüp, aaaa yaparak gerisin geri giderken, Fenerli oyuncular bütün benzer pozisyonlarda hakemin üzerine çıkarlar ki, bir sonraki kararında bu tarz davranamasın. Hatta son derece net penaltı vermeyen hakem, bir sonraki pozisyonda artık dayanamayıp penaltı verdiğinde, bizim oyuncular gibi kaderine mahkum bir şekilde boyunlarını eğmektense, giderler domuz gibi penaltı noktasını eşelerler, itiraz ederler, konsantrasyon bozarlar..

Fenerli oyuncular her pozisyonda hakemi kandırma çabasında, kendilerini abartılı şekilde yere atarlar. Örneğin, normal bir pozisyonda Ernst'e kırmızı kart gösterten Emre B. gibi, bir de yüzüne darbe gelmemesine rağmen, "vallahi vurdu" diye dinci kimliklerini zedelerler.. Ama benzer pozisyonda 14. dakikada Selçuk İbrahim Kaş'ın suratına vurduğunda, İbrahim Kaş yürür gider.. Çünkü bundan yararlanabilecek kadar akıllı değildir..

Bitti mi örnekler? Hayır tabii ki.. Fenerli oyuncular pisliğini, faulünü yaptıktan sonra ellerini uzattıklarında bizimkiler hemen centilmenlik damarlarıyla baş sıvazlarlar. Olur böyle şeyler derler..Oysa benzer durumlarda Emre B. gibi tipler el iterler, daha da gererler ortamı; baştan beri söylediğim amaca yönelik olarak.

İşte tüm bu saha içi teröristliklere mahal veren bir de Hüseyin Göçek gibi sinsi hakeminiz olursa, yemeyip de yanında yatarsınız.. Geçen sene Kadıköy'deki Galatasaray maçında, Lincoln'ün olağanüstü frikik golü öncesi direk serbest vuruş gösterip, sonrasında Lincoln'ün arkasına geçtikten sonra endirek vuruş göstermek için elini kaldıran ve Galatasaray'ın muhteşem başlangıç yaptığı maçta bir kez daha öne geçmesini engelleyen, aynı maçta tüm takdir haklarını Fenerbahçe'den yana kullanan, tüm hakemlik tarihinin en rezil performanslarından birine imza atan, bu sene Ali Sami Yen'deki İstanbul B.B. maçında son 15 dakika her yerden verdiği faullerle oyunu Galatasaray'ın üstüne yıkıp maçı son dakikada beraberliğe elleriyle getiren Hüseyin Göçek'in bugün yaptıkları da görülmüştür herhalde. O kadar sinsidir ki bu hakem, tehlikesiz yerlerde bol bol faul verir Fenerbahçe aleyhine; işte bakın ortaya çalıyorum diye göstermek için. Ama her zaman sinsilikle yaptığı hareketlerini bugün o kadar büyük hatalarla bezemiştir ki, daha da işin içinden geçmişte yaptığı gibi, bakın sonuca etki eden hata yok naralarıyla kurtulamaz!

Bir çift lafım da, Lig TV'nin müthiş Fenerbahçeli spikeri Melih Şendil'ine.. Resmen senin centilmen, tarafsız gözükmeye çalışıp, içindeki Fenerbahçe coşkusunu dışarı vuran samimiyetsizliklerinden ömrümden ömür gitti sinirlenmekten. Lütfen çık bir açıklama yap; ben Fenerbahçe'nin en fanatik taraftarlarından biriyim de; sonra gel istersen Galatasaray maçlarını anlat. İnan bana bu kadar sinirlenmem. Zira en sinir olduğum şey, bir kişinin milyonları kandırmaya çalışarak, bir yandan da yapmak istediğini yapmasıdır. Bırak artık bu işleri Melih Şendil..

Melih Şendil'e geçmişken, Fenerbahçe'nin her derbi zaferi sonrası, nedense reklama gitmeyen, dakikalarca Fenerbahçelilerin coşkusunu izleten, oysa benzer bir durumda Galatasaray galibiyetlerinde hemen reklama giden Lig TV'ye değinmeden de olmaz..

Bir ortamda standardlar ortadan kalkmışsa rakipler arasında, hiç kimseye itidal tavsiye edemezsiniz.

Kusura bakmayın; bölük pörçük oldu sinirden.. Ben bu kadar sinirliysem, bu akşam canları yanan Beşiktaşlılar ne kadar sinirlidir tahmin ediyorum..

Bir de gelecek hafta en az bu kadar sinirli olacağımı.. Çünkü eminim ki, Galatasaray tarihinin en ruhsuz futbolcu grubu, gelecek hafta Fenerbahçe'yi şampiyon yapmak için Bursaspor'a karşı sezonun en mücadeleci futbolunu oynayıp amaçlarına ulaşacaktır.

Siz sarı-lacivertliler.. Utanmayın, sarı-kırmızı atkınızı alıp geçin ekran başına.. Ne de olsa amacınıza ulaşmak için, gerekirse onu dahi yaparsınız siz..
Devamı