Barış Özbek - Mustafa Sarp - Mehmet Topal - Ayhan Akman - Linderoth


Sezon başında bu yumuşak kadro kurulurken, ileriye 786 tane transfer yapılırken, orta sahada, defansif orta saha mevkiinin asıl takviye edilmesi gereken mevkii olduğunu söylemiş, buraya transfer yapılmadıkça Galatasaray'ın yumuşak kadrosuyla bir çok kolay maçı farklı kazanacağını, ancak zor maçlarda kolay kolay kazanamayacağını söylemiştik.

Oysa Yönetim Kurulu o mevkiide 5 adam olduğunu düşünüyor ve yapılacak transferi gereksiz addediyordu.

İşte o 5 adam:

Barış Özbek: Kalli sayesinde kendini Galatasaray'da bulmasa, bugün hala Rot-Weiss Essen'de bile oynayabiliyor muydu şüpheli. Galatasaray tarihinin belki de futbol zekası en kısıtlı oyuncusu. Tüm Galatasaray ön liberolarında olduğu gibi, top kontrolünden yoksun; sert şut çeker görünse de kaleyi bulan şutları yok denecek kadar az. Oyun açamaz; sadece manasızca koşar.

Mustafa Sarp: "the Illusionist". En güzel yaptığı şey top bir oyuncudayken eliyle o oyuncunun topu atmasını istediği oyuncuyu göstermek olan, 3 metre yukarıdan gelen topu, 10 metre ayağından açarak kontrol edebilen, futbol özürlüsü.

Mehmet Topal: Kendisi hakkında o kadar yazdım ki; yazmaktan yoruldum. Oynamadığı maçta dahi Arda'yı sakatlamış olarak takıma katkısını gösterdi (!)

Ayhan Akman: Yılların Ayhan'ı; artık teşekkür edilip yolların ayrılması gereken.

Linderoth: Şu anda sizin benim gibi, futbolla ilgisi izlemek boyutunda olan, Galatasaray'dan gönderilince futbolu bırakmış kişi.

İşte bu beşli ile, Galatasaray Yönetimi şampiyonluk hayali kurdu. Modern futbolun gerçeklerini geçtim; geçen sene sadece devre arasında o bölgedeki direncini Ernst katkısıyla arttırıp şampiyonluğa ulaşan Beşiktaş'tan bile ders almadılar.

Bu kadroyla Galatasaray'ın hala şampiyon olabileceğini düşünen var mı?
Devamı

Geleceğin başkanı (!) Ali Dürüst


Galatasaray'da senelerdir yaratılmış bir ilüzyondur Ali Dürüst'ün geleceğin Galatasaray Başkanı olacağı iddiası.

Galatasaray'daki uzun yıllar süren yöneticilik hayatı boyunca, "ince eleyip, sık dokuyoruz", "Galatasaray'da transfer bitmez", "31 Ağustos'a kadar zamanımız var" tarzı transfer dönemleri ifadeleriyle taraftarın beyninde yer etmiş; transfer dönemleri dışında, keskin çıkışlardan uzak durup, hep olayların orta noktasında, ne sağa, ne sola yakın durmuş, Özhan Canaydın'a muhalifken, birden O'nun ikinci başkanı olabilmiş bir ismin, hangi yaptıklarıyla bu geleceğin titrine sahip olduğunu merak eder dururdum.

Bu merakımda yanılmadığımı yine gördüm.

Adnan Öztürk'ün, hani o Galatasaray'da bugüne dek 6 ay yedek üyelik dışında tecrübesi bulunmayan, bu anlamda Ali Dürüst'ten kıdemce çok altta olan Adnan Öztürk'ün, emrine girecek şekilde Futbol A.Ş.'nin başına getirme teklifini kabul etti Ali Dürüst. Hem de adı yine başkanlık için geçerken. Galatasaray'ın geleceğinin başkanı, ismi camiada yeni yeni duyulan birinin maaşlı çalışanı olmayı kabul etti.

Edebilir, kimse de bir şey diyemez. Ama ederse de, kimse artık O'ndan geleceğin başkanı diye bahsedemez; ayıp olur zira.

İşte bu hareketiyle, kafamdaki Galatasaray başkanı Ali Dürüst olamaz yahu imajını doğrulayan sayın Dürüst, sonraki hamlesiyle de, o yukarıda bahsettiğim, hep net taraf olmaktan çekinen, kazananın yanında olmaya çalışan, bu halini de "efendim biz Galatasaraylıyız, Galatasaray'a hizmet için varız" cümleleriyle aklamaya çalışan kişi görünüşünü pekiştirdi. Ne yaptı Dürüst? Adnan Öztürk'ün kendisini Futbol A.Ş'nin başına geçireceği açıklamasını doğruladı; ama hemen sonunda ekledi; Adnan Polat teklif ederse O'nu da kabul ederim, biz Galatasaray'dan gelen görev talebine hayır diyemeyiz. Hmm.. Peki.. Oldu.. Yine ortada durdunuz sayın Dürüst.. Yine pozisyon almaktan korktunuz. Tıpkı Özhan Canaydın'ın karşısına onca çağrıya rağmen aday olarak çıkamadığınız seçimlerde olduğu gibi..

Bu işleri geçeceksiniz. Galatasaray'ı 20 yıldır yöneten bu küçük zümrenin birbirleri arasında bu paslaşmalarını gülerek izleyeceksiniz. Biri de çıkıp bundan sonra Ali Dürüst Galatasaray başkanlığını düşünüyor derse, hadi canım sen de, diyecek ve sohbeti kapatacaksınız..
Devamı

Inzaghi gibi sevinen golcün olsun


Bir takımın taraftarı için, kendi takımının attığı her gol çok önemlidir. Belki bütün hafta boyu kafasında kurup durduğu maçta atılan her golde, kendinden geçme hakkına sahiptir.

Hal böyleyken, öyle oyuncular vardır ki, çok önemli gollere dahi imza atsalar, gol sevinçlerini "cool" yaşamayı tercih ederler. Futbol sahalarında belki de en sinir olduğum hususlardan biridir bu.

İşte bu manada Filippo Inzaghi'nin on yıllardır, attığı yüzlerce golün hepsine, boş kale olsun, önemsiz olsun, saçma sapan olsun, şampiyonluk getiren olsun, ayırt etmeksizin, kendinden geçercesine sevinmesine bayılırım.

İşte o gol sevincidir beni o gollere daha çok bağlayan.

Henüz 5 dakika önce Napoli'ye yine boş pozisyonda bir kafa golü atıp çıldıran Inzaghi'ye, daha nice goller diliyorum..
Devamı