Galatasaray'ın 300. Avrupa Golünü Kim Atacak?

1993-94 sezonunda Manchester United'ın efsane kadrosunu eleyerek, Şampiyonlar Ligi'ne kalan ilk Türk takımı olduğumuzda, gururluyduk. O senenin gruplarda Barcelona, Monaco ve Spartak Moskova'ya karşı oynadığımız maçlarımızdan hatıralarımızda kalan güzel anlarından biri, grubun son maçında, Cihat Arslan'ın Spartak Moskova'ya karşı attığı golle, Galatasaray'ın Avrupa Kupalarındaki 100. golüne imza atmasıydı. 1994 yılında atılan bu gol, ayrıca Türk takımlarının Şampiyonlar Ligi'nde attığı ilk gol olması itibariyle de önemliydi.

İlk Avrupa Kupası maçını 1956 yılında, Dinamo Bükreş'e karşı yapan Galatasaray'ın 100. golünü atması için aradan tam 38 yıl geçmişti. İkinci 100 golü atmak için ise bu kadar beklemeyecektik. Galatasaray'ın Avrupa Kupalarındaki 200. golü, 2001 yılında, unutulmaz bir maçta geldi. Şampiyonlar Ligi Çeyrek Final'inde Real Madrid'i 2-0'dan 3-2 yendiğimiz maçta, Ümit Davala penaltıdan attığı golle, bu şerefe nail oldu. 100. golden tam 7 sene sonra.

Ve işte şimdi, üçüncü dalyaya yaklaştık. Maccabi maçı sonrası, Galatasaray'ın Avrupa Kupalarında attığı toplam gol 298 oldu. Büyük ihtimalle rövanş maçında, 300. gole ulaşılacak ve tıpkı 100. ve 200. gollerde olduğu gibi, bir Türk takımı Avrupa Kupalarındaki ilk kez bu rakama erişecek. Bu maçta genç oyuncuların oynama ihtimali, sürpriz bir ismin tarihe geçme şansını da ortaya çıkarmış bulunuyor.. Kim atarsa atsın, bir ilki daha yaşatacak Galatasaray'a Avrupa'daki her biri birbirinden şanlı 300 gol için şimdiden teşekkür edelim..

Merak edenler için belirtmekte fayda var; Fenerbahçe'nin Avrupa Kupalarındaki 100. golü, Galatasaray 200. golünü attıktan 1 sene, 100. golünü attıktan ise 8 sene sonra 2002 yılında AIK Solna ile 3-3 berabere kaldıkları maçta geldi. Golü atan isim: Sonradan Galatasaray forması giyecek olan Haim Revivo oldu. Fenerbahçe'nin şu anda 190 golü bulunuyor ve 200. gol tantanasının medyada Galatasaray'ın 300. golünden çok daha fazla yer bulacağı aşikar.

Devamı

Hemen oyna Elano!


Son yıllarda Galatasaray'da şöyle bir hastalık belirdi: Sezon öncesi alınan oyuncular "henüz hazır olmadıkları" gerekçesiyle, belirli bir süre takıma alınmıyor ve geç oynatılıyorlar. Lincoln'ün Istanbul kampına kadar herhangi bir hazırlık maçında oynatılmadığı hala hafızalarda. Bu durum, hazır olmayan oyuncuları bir an önce oynatırsanız, sakatlıklara davetiye çıkarırsınız şeklinde bir mazeretle mantıklı gösterilebilir. Öte yandan, kıyının karşı tarafındaki kurt hoca Daum'un bu sene Alex'in kampa geç katılması sonrasında katıldığı ilk gün çift kalede oynatmasına, " Alex yılların tecrübesi, kendisini nasıl sakınacağını iyi bilir, önemli olan takımla bir an önce bütünleşmesi" mealindeki açıklaması bana daha mantıklı geliyor. Benzer şekilde, Daum takıma çok geç katılan Güiza'yı da ilk gün oynattı, sonrasındaki maçlarda da 11'e koydu. Keza Dos Santos ve Christian'ı da..


Bizde ise durum yine farklı. Keita bir süre bekletildi. Allahtan bu sefer daha erken olmak kaydıyla, Maccabi maçında ikinci yarıda oyuna sokuldu. Her ne kadar antrenmansız da olsa, ben Elano'nun da bir an önce kluple, taraftarla bütünleşmek adına topa girmesini istiyorum.


Tıpkı 1996 yılında gelir gelmez Vanspor'a karşı oynayıp, hazır olmamasına rağmen, takımı son dakikalarda attığı 2 golle galibiyete taşıyan HAGI gibi.. İyi futbolcu, çıkar ve oynar..Elano, sen de, çık ve oyna!
Devamı

Ali Koç vs. Haldun Üstünel


Daha önceki yazılarımdan birinde, Ali Koç hakkındaki görüşlerimi belirtmiştim. Kendisinin doldurduğu yerin adamı olmadığını, yeterince zeki, kıvrak zekalı, insani ilişkileri sağlam bir isim olmadığını, hayata Koç'ların veliahtı olarak başlamasa, çok sıradan bir adam olacağını düşünüyorum.

Dünyanın en büyük holdinglerinden birinin veliahtı, Juventus'un kovmak için her şeyi yaptığı Danimarkalı Poulsen'i almak için, 2 ay boyunca her şeyi yaptı. Bakın 15 Haziran tarihli Fanatik ne diyor? Malum Ali Koç'a yağ yakma çabasıyla (Melih Şendil'in Sayın Ali Koç vurgusu gibi) bir türlü ikna edilemeyen Poulsen için, Ali Koç'un devreye girdiği ve futbolcunun sonunda yelkenleri suya indirdiği.. Bu ve benzeri haberler, 2 aya yakın sürdü. Sonunda Poulsen kendisine teklif edilen onca paraya, Juventus'un git demesine rağmen, Ali Koç tarafından ikna edilemedi (!) Tanımayanlar için, Danimarkalı futbolcu gibisinin Türkiye'ye çokca geldiğini belirtelim. Bulunmaz Hint kumaşı değil yani..


Öte yanda ise, Haldun Üstünel.. Elano gibi büyük bir yıldızı daha önceki transfer hikayelerinde olduğu gibi, rahatça ikna edip, Milan ve Inter'in kıskacındayken Türkiye'ye getiren isim. Demekki neymiş, Haldun diye anılmakla, ya da Sayın Ali Koç diye anılmakla, isimlerin önüne getirilen ünvanlar hakedilmiş olmuyormuş.

Bu vesileyle, bir kez daha tebrikler Haldun Üstünel!
Devamı