Que Sera Sera!


Maçın beni en çok şaşırtan hususu tribünler oldu. Camp Nou'nun istediğinde rakibe cehennem olabileceğini biliyorduk; ama özellikle son 15 sene içerisinde Barcelona taraftarı maçları adeta tiyatro izler gibi izlerdi. Maça etkileri kesinlikle bizim aynı sloganı 90 dakika boyunca saha içi şartlara aldırmaksızın söyleyen taraftarlarımızdan yine de iyiydi; ters hakem kararlarında o 90 dakika susan taraftar kükrerdi bir anlık da olsa Camp Nou'da.. Ancak hiç bir zaman, bu maçtaki gibi tezahürat yaptıkları, top rakibin ayağına geçtiklerinde ıslıkladıkları, sürekli oyuncularını alkışlarla ittikleri bir maç daha görmemiştim. Bunu 10. dakikada öne geçmelerine bağlayanlar olabilir. Ancak ilk 10 dakikada Manchester United etkili başlamışken dahi tribünlerde sesi çıkan Barcelona taraftarıydı.. Şöyle güzel bir klüp şarkısı olan takımdan da bu beklenirdi zaten:

"Cant del Barça"

Tot el camp 
és un clam som la gent blau-grana 
tant se val d´on venim, si del sud o del nord, 
ara estem d´acord, 
estem d´acord una bandera ens agermana: 
blau-grana al vent,
un crit valent, 
tenim un nom, 
el sap tothom: 
Barça! Barça! Baaarça!

Jugadors 
Seguidors 
tots units fem força: 
són molts anys plens d´afanys, 
són molts gols que hem cridat, 
i s´ha demostrat, s´ha demostrat, 
que mai ningú no ens podrà tórcer: 
Blau-grana al vent, 
un crit valent, 
tenim un nom, 
el sap tothom: 
Barça! Barça! Baaarça!!!

Öte yanda ise, sürekli söyledikleri şarkıyı Que sera sera, whatever will be will be, we are going to Italy!ye uyarlamaktan öte bir yaratıcılık sergileyemeyen, bunu bile söyleyemeyen, neden Roma'ya geldiklerini anlamadığım, finallerde gördüğüm en kötü seyirci performansına sahip Manchester United taraftarları.. Kaldırabilecekleri tek kupanın bu olduğu çok belliydi:


Bu minvaldeki bir tribün etkileşiminin sahaya etkisi de çabuk görüldü. Aslında ilk 10 dakikaya Manchester United iyi başlamıştı. Ronaldo ile 2 pozisyonda gole yaklaştılar, ki aslında bu pozisyon sayısı, ilk 10 dakikadan sonra sahaya tamamen hakim olan Barcelona'nın ilk yarıda yakaladığı gol pozisyonu sayısından daha fazlaydı! Evet, öyle, zira Barcelona o kadar iyi oynadığı, topa hakim olduğu, adeta Manchester'la kedinin fareyle oynadığı gibi oynadığı dakikalarda öyle aman aman çok net pozisyon bulamadı ilk 45 dakikada Eto'o'nun golünden sonra.. Messi'nin uzaktan bir şutu hariç.. 



Manchester United'ın o kadar iyi başladığı pozisyonda, yediği golden sonra bu kadar demoralize olması çok enteresandı. Bunda sanırım oyuncuların Barcelona'nın kendilerinden iyi bir takım olduğu konusunda bilinçaltı fikirlerinin oluşmasının etkisi olabilir. Zira bu kadar üst düzey bir takım, ancak kendisinden iyi olduğunu düşündüğü bir takım karşısında geri düşerse psikolojik olarak bu kadar etkilenebilir. 

Devre arasında Manchester United soyunma odasında yaşanabileceği düşünen "Ferguson hairdryer", yani Alex Ferguson'ın müthiş fırçalarından nasibini alan oyuncunun Anderson olduğu açıktı. Panik bir değişiklik yaptı Ferguson ikinci yarıya başlarken. Dediğim gibi çok da pozisyon vermemişlerdi kötü oyunlarına rağmen.. Ancak bu değişiklikten sonra, ikinci yarı Barcelona fırtınası şeklinde başladı..

48. dakikada Henry, adeta alamet-i farikası olan, soldan bomboş gelip sağ ayağına çekip bulduğu belki de 100 golden birine benzer pozisyonda van der Sar'ı geçemedi..50. dakikada Messi, Eto'o'nun ara pasında bir adım geride kalırken, 53. dakikada Xavi'nin direkten dönen topu kafalarda atamayana atarlar mı acaba izleri bırakıyordu.. Nitekim bu toptan sonra bir 3-4 dakikalık Manchester baskısı oluştu; o dakikalarda da Park'ın altıpasta vuramadığı kafa ile pozisyonları.. Sonrasında 70. dakikaya kadar orta alan mücadelesine dönen bir maç..


ve Messi.. ve ilah.. bana göre doğru vuruşu yapmak, futbolcunun zekasını gösterir. İsterse dogru vuruşu yanlış yapıp, dağlara taşlara atsın.. Messi pek kafa golü atmayan bir oyuncu.. Ancak o pozisyonda, Xavi'nin ortasında oraya giden topa yapılabilecek tek bir vuruş vardı ve Messi o yapılabilecek tek vuruşu, hem de pek kullanmadığı kafasıyla yapabildi.. Benim diyen forvetler, o kafa vuruşunu yapamazlar.. Ancak zeki futbolcular, isterse kafacı olmasınlar, örneğin nice güzel kafa golleri atan Suat Kaya, Alex de Souza gibi, zekalarını bu pozisyonlarda kullanırlar.. 

Messi'nin golüyle biten maç..Aslında bir dakika sonra Ronaldo golü bulabilse ve 2-1 olsa belki umutlanabilirdi Ferguson.. Sahadaki oyuncular peki? Hiç sanmıyorum. Maçın hiç bir anında o inanmışlığı göstermedi United'lı oyuncular..

Alex Ferguson ilk kez Şampiyonlar Ligi finalinde kaybederken, büyük hatalar yaptı. Ancak bence ilk başta O'nu yanıltan Abidal ve Alves'in yokluğuydu.. Kanatları daha iyi kullanabileceğini varsaydı ve Rooney'i de kanata attı. Giggs'i de aynı anda oynattı..Rooney'nin giderek pasifize olduğunu süzemedi. 

Guardiola'ya gelirsek.. Gelmeye gerek yok aslında.. Xavi'si ve Messi'si olan bir adam ne yapsa da bir şekilde kazanabilir..


Tebrikler Barcelona.. Tebrikler Xavi.. Tebrikler Messi.. Başlıkta söylediğim gibi, "her ne olursa olsun" en iyisi sizdiniz bütün sezon boyunca..

ve..

Beter ol dünyanın en itici futbolcularından Ronaldo..Ne oldu?


Maçın adamı: Xavi
Maçın taraftarı: Barcelona seyircisi
Maçın sözü: " 1-0 kazanmıştı United Porto'yu yenerken.." - İlker Yasin

" United'lı oyuncularla aynı otelde, hatta aynı katta kaldım. O kadar stresliydiler ki, bir kaçına sordum, bir şey söyleyemediler.." - İlker Yasin ( Ne sordun, ne söyleyemediler?)

"Ronaldo'yu Barcelona seyircisi ıslıklıyor, çünkü İspanya'ya dönersem Barcelona'ya değil, Real Madrid'e dönerim demişti.." - İlker Yasin (Ronaldo Portekizli be adam, İspanyol değil ve orda oynamadı..)


Devamı

Simona Halep Sakatlandı..!

Simona Halep sakatlandı ve bıçak altına yatıyor.. demek isterdim..Ancak bu aslında yarı doğru bir gerçek..

1991 doğumlu, Romanya'nın yeni tenis yıldızlarından Simona Halep, resimde gördüğünüz fazlalıkların tenis performansını etkilediğinden dem vurarak, bir operasyonla göğüs ölçüsünü küçültmek istediğini açıklamış. En son Pınar Altuğ'un fi tarihinde gerçekleştirdiği operasyonun bir benzerini yaptıracak olan Simona'nın bu hamlesinin önüne bence en önce TV yayıncıları geçmeli.. Anna Kournikova gibi bir tenis felaketi dahi yıllardır güzelliğinin sayesinde ekmek yediyse, bırakın 17 yaşındaki Simona'mız da fazlalıklarından yararlansın.. Aksi taktirde çeşitli ülkelerin Romanya büyükelçiliklerine karşı yürüyüşe geçmeye başlayan erkek güruhlarını gözümde şu an bile canlandırabiliyorum!

Şaka bir yana, ATP sıralamasında 258. sırada yer alan bu genç tenisçi, muhtemelen yeteneğiyle asla yer bulamayacağı sayfalarda bu açıklamasıyla yer almış oldu.. Köstenceli, Hagi'nin hemşehrisi bu genç kızımız devamını getirebilecek mi hep birlikte göreceğiz..

Bu vesileyle haftasonu başlayan Roland Garros turnuvası hepimize hayırlı uğurlu olsun efendim. Yoğun iş koşulları nedeniyle pek izleyip yazamayacağım gibi gözüküyor, ancak en azından final maçlarında ekran başında olacağım..
Devamı