Galatasaray'ın Sorunları

Bana göre Galatasaray'ın sorunları şöyle:

1. Futboldan çok anlamayıp, sarı-kırmızı en büyük Cimbom diyip bir de üçlü çektirip çok Galatasaraylı olduğunu gösterir şekilde davranan her futbolcunun arkasında durmayı iyi taraftarlık sanan genç ve lümpen taraftarı.

2. Taraftarın gazına gelip, taraftar gibi davranan ve futbolcuları başına çıkaran yönetimi.

3. Taraftar ve yönetimin pohpohuyla kendini Kral zanneden ve ona göre kelle alıp, kelle veren futbolcuları. Örneğin Arda Turan. Bu futbolcunun gelinen nokta itibariyle, Fenerbahçe'deki Oğuz Çetin haline geldiğini düşünüyorum. Bir sene şampiyonlukta payı olur, 4 sene takımın bölünmesinde. Ali Şen tadında bir başkan gelip de kolu kesene kadar da bu kangren devam eder.
Örnek vermek gerekirse, geçen sene "bu saatten sonra ikinci kaptanlık yapmam", "bana göre ben solda oynamalıyım" gibi açıklamalar yapıp, sene içinde Lincoln'ü dolaylı da olsa yiyen, Kewell'ı sağa attıran oyuncu, bu sene de ben orta sahada oynamalıyım diye düşünüp, Elano'yu taca atıyor. Ama en büyük Galatasaraylı O. O yüzden tribünde yine sahip çıkılacaktır kendisine.

4. Sürekli aynı bölgelere ve hücuma isimli oyuncu alınarak dengeli bir takım olunamayacağının hala anlaşılamaması. 4 tane sol kanatta oynayacak adamın varken, bir tane sağlam stoperin yoksa bu takımın nasıl kurulduğu sorgulanır.

5. Anadolu takımlarında dahi ilk 11'e giremeyecek oyunculara, senelerce şans verilmesi, bunun da Galatasaray sabrıyla açıklanması. Bu takımda senelerce Mehmet Güven'ler forma giydi, Cihan'lar, Orhan Ak'lar..Şimdi de Aydın Yılmaz'lar benzeri, hep aldatıcı olan, yetenekli gözüküp aslında hiç bir şey olamayacak futbolcuların takımda tutulması.

6. Basit oynamayı bir türlü öğrenemeyen oyuncularda ısrar edilmesi. Bugün yediğimiz üç golü de atabilecek oyuncu yok Galatasaray'da.. Ya da Graz'ın Perşembe attığı golü.. Çünkü Galatasaray futbolcusu basit olanı denemez. Örneğin yediğimiz üçüncü gol.. Hürriyet'in yaptığı basit vuruşu sizce karşı karşıya hangi Galatasaray futbolcusu yapar? Kendi eksenimiz etrafında dönüp, bir çalım daha atmaya çalışır, ya da sola kaçıp çaprazdan kaleciyi zımbalamayı deneriz biz ekseriyetle..

7. Mehmet Topal denilen tarihin en overrated oyuncusu. Aşırı ağır düşünen, her hareketi ağır çekim yapan, hızı desen olmayan, şutları sert gözüküp bir tanesi dahi kaleyi bulmayan, 186'lık boyuna rağmen kafa topu alamayan, hatta kafa topuna dahi çıkmayan, aşırı yumuşak olan, rakiple mücadelelerinde uf olmayayım diye her topu rakibe sektirten, sene başında 8 milyon Euroya nasıl vermedik diye hala hayıflandığım oyuncu.

8. Kötü zamanlarda hemen panik olan, oyuncularını basının malum sıkıştırmalarına karşı koruyamayan, hala acemi Futbol Şubesi.

9. Hedefi sürekli "Avrupa'da oynamak" olan oyunculardan, takımın temizlenememesi, ben sadece Galatasaray'da oynayıp işimi yapmak istiyorum diyen oyuncuların yüceltilememesi..


Bu sene zaten şampiyonluk beklemediğimi defalarca söyledim de, aynı filmin yeniden sahneleniyor olması üzücü..
Devamı

Erhan Telli - Halil Özer senaryosunun arkasında ne var?

Habertürk Spor Eki, çok başarılı bulduğum ve çıktığından beri takdir ettiğim bir ek. Lakin, son 1 ayda Milliyet Gazetesi'nde muhabirken de, Halil Özer-Cüneyt Karakaya çizgisini takip eden, yani Galatasaray'ı karıştırmak adına yalan yanlış haberler yapan Erhan Telli'nin ısrarla Rijkaard'la uğraşmaya başlaması ve bu uğraşının arzettiği suni görünümle mutlaka bir yerlerden tetikleniyor izlenimi uyandırması, Habertürk spor ekinden soğutmaya başladı.

Erhan Telli, önce Bilgin Gökberk'in köşesinden ayar verdiği yazısında özetlediği haliyle, Rijkaard'la şu şekilde uğraşmaya başladı:
"..Meğer antrenmanların bazılarına Rijkaard çıkmıyormuş, Fatih Hoca’nın yaptırdığı, 'kaptan köşkünü' andıran odadan seyrediyormuş, bazılarına yarısından itibaren katılıyormuş, pencereden bir işaretle, kondisyoner Carlos'a 'sen ısıtmaya başla, ben geliyorum' diyen hoca, daha sonra diğer kondisyoner Pujol ile teknik çalışmaları yaptırıp, yardımcısı Neeskens ile taktik antrenmana geçiyormuş, ya yukarıdan, ya da soyunma odasının önündeki bölgeden seyrederken antrenmanı zaman zaman bir-iki uyarıda bulunup, tekrar çıkıyormuş Rijkaard sahadan...
... Rijkaard'ın odasında antrenmanı GS TV'den seyrettiğine dair espiriler bile yapıyormuş futbolcular..." (Bilgin Gökberk'in yazısının tam metni http://www.radyospor.com/Article.aspx?ID=101)

Sonrasında bu konuda aldığı ayardan şaşkına dönen Telli, klasik Türk spor basını muhabirleri, yani hani aslında basında yer alamasalar, Laleli'de deri mont satmaktan öte bir şey yapamayacak olan kişiler gibi, hatasını anlamak yerine daha da saldırganlaşmaya başladı. Rijkaard'ın Milan'a gideceğini iddia etmeye başladı bu sefer Telli.. Sanki çok zeki bir senaryoymuş gibi, bunun peşine takılmış durumda şimdi de.. İddialarını güçlendirmek için de, Rijkaard'ın sözleşmesinin 1+1 yıllık olduğunu iddia ediyor bir kaç gündür..

Bununla da yetinmiyor Habertürk spor eki.. Sürekli Elano'yu sorguluyor.. Galatasaray'da düşüşün sebebi ne? şeklinde forumlar düzenliyor ve baş sorumlu olarak Elano'yu işaret ediyor..

Velhasıl-ı kelam, alınan iki beraberlikle birlikte, yılların Fenerbahçeli "embedded" gazetecisi Halil Özer önderliğinde sergilenen, 1980'lerin spor gazeteciliği, uydurma haberlerle, takım içine nifak koyma çabalarıyla, taraftarlar arasında acaba yaratma güdüleriyle devam ediyor..

Benim anlayamadığım, bu gazetenin başında yer alan Fatih Altaylı'nın buna nasıl izin verdiği.. Muhtemelen bu durumda da bir kongre hesaplaşması var.. Galatasaray'ın acar muhabirleriyle arası iyi olan, "lisenin gururu" Adnan Öztürk, anlaşılan odur ki, bu sefer de yine adaylığını koyar gibi yapacak.. Koyar gibi yapacak diyorum, zira biliyorsunuz ki bu beyefendi kongrelerden hemen önce caymasıyla ünlü.. Adnan Polat'ın geçen sene kaçan şampiyonluğa rağmen kredisinin yüksek oluşu ve Rijkaard'ı getirmesiyle yakaladığı pozitif havadan rahatsız olan bu Galatasaraylıların (!) anlaşılıyor ki, başka taktikleri devreye girmeye başladı. Elimde hiç bir kanıtım yok ama, ortadaki verilerle bu taktiklere alet olmuş gözüken Fatih Altaylı'ya bu durumu hiç yakıştıramıyorum..
Devamı