Takım Olamamak: Beşiktaş 113 Galatasaray 71


Bir önceki maçta eskiye nazaran iyi işaretler verdiğini düşündüğümüz takıma bakın..

Tam 42 sayı yemiş Beşiktaş'tan..

Bu farkı Beşiktaş'ın olağanüstü yüzdesiyle açıklayamazsınız. O eller kalkmazsa atılacak şutlara, o ayaklar gitmezse yardıma bir takıma bu yüzdeyle oynama şansını verirsiniz. 

İki maç üst üste farklı yendiğin rakibinden 42 sayı fark yiyorsun.. Hem de bomboş tribünler önünde; ateşli Beşiktaş seyircisi yerine.. 

Bir koç bir takımı sadece bu boş salon görüntüsüyle bile motive edebilirdi. Bakın çocuklar; seyircisi bile bırakmış, bugün o kadar iyi oynayın, o kadar mücadele edin ki, bir maç daha mücadele etmek zorunda kalmayasınız. Dolayısıyla bugün verdiğiniz mücadele aslında 2 gün sonranız için rahatlık demektir diyebilirdi.. Ki demiştir..diye umut ediyorum..

Ama bunu anlamayan, takım olmanın bilincine varamayan bir sporcu topluluğuna ne desen az.. Yazık bu sene bu takıma akıtılan paralara.. Halil Üner dönemlerinin rezil kadroları dahi bu kadar ruhsuz oynamıyordu..
Devamı

Galatasaray'ın Kronik Korner Sorununun Müsebbibi


Lucescu'dan başladık, Lucescu'dan devam edelim. 

2001 yılında yazdığım bir yazıyı hatırladım dün akşam UEFA Kupası finalini izlerken. Lucescu'nun ilk senesinde O'na en muhalif kişilerden biriydim. Hala da Galatasaray'ın tarihinin belki de en iyi kadrosuna ilk sezonunda oynattığı futbolun daha sonraki başarıları nedeniyle unutulduğunu düşünürüm. Belki o sene nizami olmasına rağmen iptal edilen 7 adet golümüz olmasa, yine de şampiyon olacaktık, ama ligde oynanan futbol tam anlamıyla bir ununu elemiş, eleğini asmışlar oyunu idi..Lucescu saha dışı problemlere çözüm getiremediği gibi (Jardel - Okan/Emre çetesi olayları), saha içinde de Galatasaray'ın yıllar içinde kronikleşmiş bir kaç adet hastalığının yaratıcısı oldu. 

Neydi bunlardan biri? Dediğim gibi dün akşamki maçtan sonra yeniden anımsadığım üzere, kornerleri paslaşarak kullanma hastalığı idi.. Dün akşam hemen hemen bütün kornerlerde, Shaktar'lı oyuncular korneri yanına gelen bir başka takım arkadaşıyla paslaşmak marifetiyle kullandı.. Tıpkı bizde Lucesculu yıllar ile başlayan, önderliğini Hasan Şaş'ın yaptığı, paslaşarak korner kullanma hastalığı gibi. O senelerde de yazmıştım; bu Lucescu'nun duran top organizasyonu sandığı, ancak kornerleri hiç eden bir uygulamadır diye.. Bunun gerçekten öyle olduğunu Beşiktaş yıllarında görmüştüm; şimdi Shaktar'da da gördüm ve emin oldum.. 

Bu yazdığım bir çoğunuza komik gelebilir; ama senelerce kornere gitmiş hiç bir toptan heyecan duymayan Galatasaray taraftarı ne demek istediğimi anlayacaktır. 
Devamı

Bir günde iki galibiyet


Gecesinde UEFA Kupa'sını kaldırdı "adamcağız"..

Sabahında 7 yıl önce kendisini kovanların ayağına gelmesini bekledi ve belki de hayatının en haz aldığı dakikalarını yaşadı, teklifi kabul etmeden önce kalkarken..

Yıllardır Lucescu'nun yeniden Türkiye'ye dönmeyi arzuladığı konuşulurdu. Ben de bunu anlayamazdım.. Bence Lucescu'nun yıllardır istediği bu "an"dı.. O'nu kovanlara, şimdi ayağıma geldiniz, ama artık sizi istemeyen benim diyebilmek.. 

Tebrikler Lucescu..Başardın..


Devamı