ve Hasan Şaş ve benzerleri ve oluşan 10 yıllık istatistik..

Hasan Şaş futbolu bıraktıktan sonra Habertürk Spor ekinde yazılar yazmaya başladı. Dünkü yazısının başlığı "Kadıköy'de oynamak" idi.

Bu yazıyı okumuş olan herkes, Galatasaray'ın söz konusu futbolcu kadrosuyla 10 senedir neden Kadıköy'de bu başarısızlık döngüsüne girdiğini çok iyi anlamıştır. Hasan Şaş ve arkadaşları, 10 sene boyunca, ne yaparsak yapalım kaybedeceğiz düşüncesiyle o stadyuma gitmişler ve her sene bir sonraki seneye daha çok baskıyı enjekte etmişler..

İşte Hasan Şaş'ın yazısından bazı bölümler:

"Kadıköy'de oynamanın sıkıntısı Florya'dan başlıyor.. Maç günü, öğle yemeğini yiyorsunuz, dinlenmeye çekilip 13:30 ile 16:00 arası uyuyacaksınız. Ama Florya Tesisleri'nin dışındaki davul seslerinden ne yazık ki bu mümkün olmuyor. Galatasaray seyircisi bizi motive etmeye çalışıyor ama farkında olmadan dinlenmemezi de engelleyebiliyor.."

"Florya'da çalışanlar, 3 gün öncesinden "abi ne olur bu maçı alın" diye, çaycı Vahit'ten tutun da garsonlara, muhasebecilere, müdürlere, kazanmamızı istiyorlar.. (...) Cep telefonlarımıza gelen mesajların da haddi hesabı yok.. (...) Tabii sokakta Fenerbahçelilerle de karşılaşıyorsunuz. Yolda giderken, yandaki arabadan veya kaldırımda yürüyen bir adamdan, el işaretleriyle ya 5 ya da 6 yapanlar..Kadıköy'de sizi yeneceğiz diyenler de cabası.. Yani anlayacağınız mütevazi davranıp eliyle 1 ya da 2 yapan bile yok.."

"Saracoğlu stadına vardığınızda, maalesef iyi karşılanmıyorduk. Takım olarak, koridorlarda soyunma odasına giderken hep 7-8 tanımadığımız adamla karşılaşıyor, bu şahıslardan ağza alınmayacak hakaretler işitince de tartışıyorduk.. Bu da sinirlerimizi alt üst ediyordu.. Zemini kontrol etmek için sahaya çıkınca, bütün Fenerbahçeli taraftarların koro halinde bize yine hakaret etmeleri, gerginliğimizi son safhaya çıkarıyordu. Sanki Fenerbahçeli taraftarlar bizi içlerine alsalar parçalayacaklar gibi bir hava oluyordu..İşte bunlar bizi maça çıkarken etkileyen psikolojik faktörlerin başlıcalarıydı.."

" Rakip taraftarın 55 bin kişi ile orada olacağını da düşünürsek, ibre az da olsa Fenerbahçe'den yana diye düşünüyorum.."

İşte yukarıdaki yazısında özetlemeye çalıştığım gibi, her Kadıköy'deki Fenerbahçe maçına peşinen kaybedeceğiz düşüncesiyle çıkan bir futbolcu grubuyla geçirdi Galatasaray son 10 yılını. Bu oyuncular, çok Galatasaraylı geçindiler, ancak asla öyle bir durum olamayacağını bilseler de, Fenerbahçe taraftarının kendilerini parçalayabileceğini düşünecek kadar da korkak oldular.. Daha korkutucu Sami Yen ortamlarında, Fenerbahçeli oyuncuların rahatlıklarından, kendilerine 500 su şişesi atıldığında, o şişeleri alıp ya hakeme göstermek ya da açıp içmek suretiyle doğal hareketlerde bulunmalarından ders almadılar.. Kadıköy'de kafalarına yumurta yediklerinde, kendilerini yere dahi atmadılar, korneri hırsla kullandılar, kendilerine zarar verdiler..

Sonuçta da, el emeği göz nuruyla, bu 10 yıllık istatistiğe imza attılar. Artık sadece onlar değil, Galatasaray taraftarı da Kadıköy'deki maçlara daha umutsuz gidiyor. Elbette bu uğur zincirini bozacak bir maç olacak. Misal Real Madrid, Camp Nou'da Barcelona'yı 1987-2007 arasında, 20 yılda sadece bir kez yenebildi. Bu kadar büyük takımlar arasında dahi bu zihin tutulması yaşanabiliyor.

Bugün, şu andaki kadrodaki oyuncular, ya Hasan Şaş olmaya, ya da kahraman olmaya karar verecekler.. İsterlerse 10 sene sonra bir gazete köşesinde, bize 5 işareti yapıyorlardı da ondan çok etkilendik diye yazarlar, ya da 10 senelik hasreti sona erdirdiğimiz maç diye..

Karar onların. Sonuç ne olursa olsun, bizim durduğumuz yer ise sarı ve kırmızıya olan aşk..
Devamı