Aynı sezonda iki rakip sol bek'in yüzüne vurmak: Abdul Kader Keita


Hayır, Keita'nın yaptıklarını savunmuyorum. Ancak, ne olursa olsun, oyunun profesyonel yönünü bir kenara bırakırsak, bir Galatasaraylı olarak, senelerin çirkef futbolcuları Roberto Carlos ve İbrahim Üzülmez'in, birinin suratına yumruk, birinin yüzüne dirsek geçirerek, bunların sinsi, çirkef hareketlerinden senelerce çekmiş tüm futbolcuların intikamını aynı sezonda almış olan Keita'nın o hareketleriyle içimin yağını erittiğini söylemek istiyorum.

Öte yandan, profesyonel açıdan bakarsak, Keita'nın böylesine Allah vergisi yetenekleriyle, bu kadar sinirlenmesine gerek olmadığını, kendisine yapılan faulleri daha iyi göstermesi gerektiğini düşünüyorum. Fenerbahçe maçında Carlos'a yumruk vurup atılmasa, muhtemelen maç dönüyordu. Beşiktaş maçında ise İbrahim'e attığı dirseği hakemlerin pas geçmesi, zaten bir sürü eksikle boğuşan takımı gelecek maçlarda yalnız bırakmaması adına büyük şans.

Senelerdir içimden geçenleri yaptığın için eline sağlık; ama takıma zarar verdiğin için koca bir kırmızı kart Keita.. Sana farklı alanlarda ihtiyacımız var; bu son olsun.

(Belki bir tane de Lugano'nun ağzının ortasına ha?) :)
Devamı

Şubat ayını en az hasarla kapatmak


Galatasaray'ın ister yanlış transfer politikası, ister şanssızlık; hangi sebepten olursa olsun, kolsuz kanatsız bırakan bol sakatlıklarla dolu döneminde, Şubat ayı en kritik dönemeçti. Şampiyonluk yolundaki en büyük rakip, sıralamanın son dördünde bulunan takımlardan Denizli ve Diyarbakır ile içeride ve Manisaspor ile Sivasspor'la dışarıda oynarken, Galatasaray kendi sahasında Gaziantepspor'la oynadıktan sonra, üst üste deplasmanda zorlu maçlara çıkacaktı. Son barutunu atmaya çalışan Denizlispor, üst sıraların adayı Kayserispor ve Beşiktaş..

İşte bu dönemi, Galatasaray'ın rakipleriyle arasını açmadan kapaması çok önemliydi. Hele ki, bu maçların arasında, Atletico Madrid eşleşmesinin de takımı yıpratacağı düşünülürse..

Gelinen noktada, Galatasaray bu süreçten, yenilmeden çıktı. Fenerbahçe'nin muhtemel galibiyeti sonrası, yarın 1 puan geride girecek Şubat'ın son haftasına. Ancak yine de, sadece iyileşen bir futbolcu, Jo'nun, bugünkü 30 dakikalık katkısı düşünülürse, 24. haftadan itibaren Baroş'tan da yararlanabilecek takımın, ligin son 10 haftasında çok daha elinin kuvvetli olduğunu atlamamak gerek.

Bu anlamda, Beşiktaş maçında yenilmemek çok önemliydi. 83. dakikada yenilen bedava golle, 3 puanı kaçırmak üzücü de olsa, olaya bu açıdan bakmak hepimizi rahatlatıyor. Galatasaray'ın gerek Atletico Madrid, gerekse de Beşiktaş maçında, yenilmemeye yönelik oynarsa, çok kolay kaybetmeyeceğini görmek de, takımın sertliğini sezon başından beri sorgulayan bizler için çok önemli bir gelişme.

Peki nedir bu direnci arttıran?

1. Savunmada Lucas Neill gibi bir beynin takıma katılmış olması. Hatasıza yakın oyunu dışında, savunmaya pozisyon oyunu anlamında akıl katmış durumda. Çok çabuk adapte olarak, takımın gerideki liderliğini de ele geçirmiş durumda.

2. Savunmada Neill'in partnerliğine, daha dengeli, hamle zamanlaması çok daha kuvvetli ve oyunu topa sokuşlarda Servet'in son zamanlardaki savrukluğundan çok daha iyi durumda olan Emre Güngör'ün soyunması.

3. Orta sahada Elano Blumer'in, müthiş oyun zekasına, 70 metre attığı nokta paslara, müthiş mücadelesini ve isteğini katması; takım ruhunun içine girmesi ve hatta gerek Madrid'de Arda'ya faul yapanlara, hemen faul yapıp üzerlerine yürüyerek, gerekse de İnönü'de Mehmet Topal'ın koluna kaptanlık bandını takarak, o ruhun bayraktarlığını yapması.

Bu üç oyuncunun geriden Galatasaray'a akıl ve direnç katmasıyla, forvet yokluğunda dahi ileri uçta mutlaka bir şeylere yapmaya muktedir Galatasaray, kolay yenilmeyen bir takıma dönüşmeye başladı.

Bu ritmin ve direncin iyice artması, orta sahada Mehmet Topal'ın yumuşaklığından sıyrılması ve forvete Baros tadında mücadeleci bir forvetin gelmesiyle daha da artabilir.

Başta söylediğimizi sonda söylemek gerekirse, Galatasaray'ın kabus dönemini, karaya oturmadan, gemiyi tekrar okyanusa açılabilecek duruma getirebilecek şekilde geçmesi çok önemli. Bundan sonrası; son 12 hafta, bütünleşen camia, iyileşen sakatlar ve birazcık şansla gelir. Önemli olan, farkı bu seviyede tutabilmekti. Bu başarabilmiştir; bunu başaran takım ve teknik kadroya tebrikler.
Devamı

Bu resim poster olur..


Arda'nın önünde daha en az 10-12 senelik kariyer var. Ancak bundan etkileyici bir fotoğrafını daha emeklilik günlerine taşıyabileceğini sanmıyorum. Hemen dev bir versiyonunu alıp, evine çerçeveletsin. Tebrikler Arda golün için.

Öte yandan, bu sevinç gösterisinin hemen arkasından kendisini yere bırakıp çıkmasında, acaba zorlayarak o reklam panosuna çıkmasının da etkisi var mıdır diye de sorguluyorum. Zira Arda çıkmasa, büyük ihtimal maç, Jo ile birlikte 2'ye gidecekti. Neyse, sağlık olsun, şampiyonluk getiren puan olsun.
Devamı