Deutschland, Deutschland über alles..

Muhtemelen bu maç her zaman Lampard'ın verilmeyen golüyle anılacak. İngilizler bunu gündeme getirip duracaklar. Ne olursa olsun, değişmeyen bir gerçek var: O gol verilsin ya da verilmesin, Almanlar bugün İngilizlerle kedinin fareyle oynadığı gibi oynadılar.

Maça çok hızlı başladı Almanya. Tıpkı Avustralya maçında olduğu gibi, topu ayaklarında tutarak, sürekli pozisyon değiştirerek ve verkaçlara girerek İngiliz kalesini ablukaya aldılar. İlk 30 dakikada skor 2-0 olduğunda, Almanların 3 tane de gol olmayan net pozisyonu vardı. İngilizlerin ise bir frikikte Lampard'ın baraja nişanladığı şut hariç bir tane bile şutu yoktu.

İşte ne olduysa 37. dakikada oldu. Genellikle İngilizlerin futbolunda yer alan mucizelerden biri gerçekleşmek üzereydi. Tıpkı 2005'te İstanbul'da, Liverpool'un 6 dakika içinde Milan'a karşı 3-0'dan 3-3'ü bulması gibi, İngiltere neredeyse 2 dakika içinde bu rezil futboluyla 2-2'yi bulacaktı. Ancak hakemler izin vermedi. Lampard'ın verilmeyen bu golü üzerine muhtemelen o kadar çok baskı gelecektir ki, FIFA futbola tenis ve NBA'de olduğu gibi video teknolojisinin kullanılmasını getirecektir. Lakin herkesin muhtemelen değineceği gibi, futbol öylesine bir spor ki, bizimle resmen dalga geçiyor. Tarih bir yerlerde mutlaka tekrar yazılıyor; nice olayların intikamı yıllar içerisinde alınıyor. 1966 yılında Geoff Hurst'ün bana göre çizgiyi geçmeyen golüyle Dünya Kupasına uzanan İngiltere 44 yıl sonra 1.5 metre içeriden çıkan bir topla Almanya'ya eleniyor..(mu?)

Bence hayır.. Açıkçası o verilmeyen gol sonrasında İngiltere'nin daha da hırslanıp ikinci yarıda maçı çevirebileceğini düşünüyordum. Böyle olur genelde. Seyirciniz daha öfkelenir, hakem baskı altında kalır, siz adrenalin sergileyerek daha çok basarsınız ve eğer maçın bitmesine çok zaman varsa, yapılan hatalar hep hatanın yapıldığı tarafa yarar sağlar. Ancak İngiltere bundan bile acizdi. Bu yüzden bu golün maçın sonucuna etki ettiğine katılmıyorum. İngiltere bu sayılmayan gole dahi reaksiyon veremeyecek kadar aciz, Almanya ise sinirlerini hiç bozmadan aynı çabuk pas ve dinamik yer değiştiren futbolunu oynamaya muktedirdi. Bu yüzden ikinci yarıda çıkan bu sonuca şaşırmamak gerek.

Bazı satır başlarında futbolculara değinmek gerekirse; bana göre maçın adamı Thomas Müller'di. 89 doğumlu bu genç çocuk 2 gol attığından değil, ama Messi'yi bile kitlediğine tanık olduğum Ashley Cole gibi savunmacı bir beki maç boyunda sürklase ettiğinden ötürü maçın adamıdır bana göre. 21 yaşındaki Müller'in sadece 6. maçı bu Milli takımda.. ve Dünya Kupası öncesi hiç golü yoktu.. Şimdi 3 golle Gol krallığında da önde..diğer 3 gollü oyuncularla birlikte..

Müller'den sonra bir diğer isim, artık oyunun her iki tarafını oynayan oyuncu denince, akla Gerrard ve Lampard değil, ben gelmeliyim diyen Schweinsteiger'di. Almanya orta sahasında o kadar etkili bir oyun ortaya koydu ki, Mesut Özil'in, Müller'in, Podolski'nin bu kadar cirit atmasında arka planda en büyük pay O'nundu..

ve tabii Mesut Özil.. Son günlerde Diego Forlan için bir tabir kullanıyorum.. Çok tatlı topçu diye.. Mesut da işte bu tanımıma giriyor.. O kadar sakin, o kadar bileklerine hakim, o kadar her fırsatta en doğru hamleyi yapma bilincindeki futbol zekasına sahip ki, hayran olmamak elde değil.. Zonguldak dendi mi, artık akla 67 Ergün Penbe değil, Mesut Özil gelmeli.. 5. gol O'ndan gelsin çok istedim, ancak maalesef çok fazla kaleyi düşünmedi bugün Mesut..

Bir paragraf da kaleci Neuer'e..O kadar iyi ki, senelerdir söylediğim, hiç öyle De Sanctis, Franco filan uğraşmayın, sıradan bir Alman kalecisi alın, en azından yenmeyecek golü yemez savımı doğrular nitelikte. Kalede çok dengeli ve sakin. Ve hantal görüntüsünün aksine refleksleri de çok gelişmiş. Lampard'ın ilk yarıda, Gerrard'ın maçın sonlarındaki karşı karşıya pozisyonlarında ellerini kullanarak yaptığı refleks kurtarışları harikaydı..

İngiltere'ye dönersek.. Altın jenerasyonun sonuna gelindiğinin resmi oldu. Bir sonraki kupada kaptan Rooney olacaktır, ancak Rooney'nin arkasını nasıl dolduracaklar merak konusu. Almanlar da muhteşem topçular çıkarmadı son 10 senede; ancak bu durumda dahi Milli takımlarını kolektif oyunu harika oynayan oyuncularla harmanladılar. Şimdi de Müller, Mesut, Budstuber gibi gençlerle ileriye daha aydınlık bakıyorlar. Lakin İngilizler'de öyle mi? Gerrard, Lampard, Terry gittikten sonra, kimle dolduracaklar Rooney'nin arkasını? 4 sene sonra da kurtarıcı olarak gol atamayan golcü Heskey girer mi dersiniz yedekten?

Sanırım girebilir.. İngilizlerin aşırı şımarmış yıldızları, gereğinden çok şişirilmiş maaşları ve bonservisleri (örneğin benim 2 milyon vermeyeceğim Milner, 20-25 milyon pound'a Manchester City'e gidiyor..) muhtemelen bu Uruguay'lı hakeme ölüm tehditleri yağdıracak sığ taraftarlarıyla bir 44 sene daha beklemeleri oldukça olası. Durun bakalım ne kamp dedikoduları çıkacak bir kaç gün sonra.. Capello da bunları disipline edemediyse, hiç kimse edemez..
Devamı