Penaltı atışı rehabilitasyon için kullanılmaz!


Galatasaray'da bir klasiktir penaltı atışlarının kaçması. Genelde bunun sebebi, takımın bir penaltı atıcısının belli olmaması, belli olsa dahi, takımın liderleri tarafından, konjonktüre göre penaltı atışının, o dönemi zor geçiren futbolculara bir nevi rehabilitasyon seçeneği gibi sunularak, "hadi bu golü atsın da, kendine gelsin" şeklinde değerlendirilmesidir.

Geçmişte uzun dönem gol atamayan nice Galatasaraylı futbolcu, en kritik maçlarda beyaz noktanın başına geçirilmiş, nice Hakan Şükür'ler, Arif Erdem'ler, Necati Ateş'ler, Ümit Karan'lar bu şekilde penaltı kaçırmış, olan ise saçını başını yolan taraftarlara olmuştur.

Bu anlamda penaltı, çalındığı noktada Galatasaraylı taraftar için kabustur. Zira muhtemelen kaçacaktır, ya da 10 atışın 9'unu gol yaptığını gördükleri bir futbolcuları olmadığı için her şekilde tedirginlikle izleyeceklerdir atışı. Üç büyükler içinde penaltıdan en çok çekenin Galatasaray olduğunu herkes kabul edecektir sanırım.

İşte bu noktada, daha geçen gün, Denizli Belediye maçında Emre Çolak'a penaltı attırıp, "abiliğini" yapan Arda Turan, Brezilya Milli takımında penaltı kullanan Elano varken, penaltıyı kendine gelsin diye Nonda'ya attırmış. İşte bu kimsenin haddi değildir! Eğer Mustafa Sarp'ın golü olmasa ve maç berabere bitse ve giden 2 puan şampiyonluğu kaybettirse, bunun hesabını Arda Turan verebilir miydi? Galatasaray zor durumdaki oyuncuların moralini düzeltme şeklinde bir misyon mu üstlenmiştir?

Abarttığımı düşünmeyin. Senelerdir bildiğim kadarıyla bir tek kere penaltı kaçırmış Alex gibi müthiş bir penaltıcıya sahip Fenerbahçe'nin 2 sene önce kaçırdığı şampiyonlukta Ankaraspor maçında, Alex yerine kendini kötü hisseden Kezman'ın moral bulma çabasıyla attığı ve kaçırdığı penaltının büyük bir önemi yok mudur? İşte şampiyonluklar böyle küçük ayrıntılarla belirlenir.

O yüzden, sayın Rijkaard, bir an önce Elano'yu penaltıcı ilan ediniz ve bu kararınızı saha içinde çoluk çocuğun değiştirmesine imkan vermeyiniz!
Devamı

Türk Futbolunda bir yıldızın doğuşu: Caner Erkin ve Galatasaray 1 Gaziantepspor 0


Bugün herhangi bir televizyon kanalında herhangi bir yorum dinlerseniz veya yarın herhangi bir gazetede herhangi bir yorum okursanız ve o yorumlar Galatasaray'ın bu maçta bir dakika olsun kötü oynadığını söylüyor veya ima ediyorsa, o televizyon kanalını kapatınız, o gazeteyi buruşturup çöpe atınız!

Galatasaray, oldukça zorlu şartlarda, ayakta durmanın zor olduğu zeminde, isteğiyle, ayağa top oynama çabasıyla, son derece formsuz bir forvetle oynamasına rağmen, maçı kazanmak adına her şeyi yaptı; bunun yanı sıra göze hoş gelen futboldan da örnekler sundu.

Bu futbolun oluşmasında, belki bir Robben, belki bir Overmars, belki bir iyi zamanlarında Capel; aklınıza gelebilecek en iyi sol açık performanslarından daha iyi bir performans gösteren Caner Erkin başrolü oynadı. Caner'in maç içinde yaptıklarını, maçı izlemeyen bir kişiye anlatmak mümkün değildir. Ortaları, çalımları, gereğinde basit oynaması, her tarafa basması, sürekli koşması, didinmesi, istemesi..İnanılmaz bir oyun oynadı Caner Erkin. Sol önde oynadığı son üç maç, Türkiye Kupası karşılaşmaları olduğu için çok önemsenmemişti Galatasaraylı taraftarlarca. Oysa bu performansını şu maçta da sürdürerek, futbolun o iç acıtıcı gerçeklerinden birini gözler önüne serdi: Her şerde bir hayır vardır! Kewell'ın sakatlığı ile formayı en azından bir ay daha elinde tutması kesinleşen Caner Erkin'in bu belirleyici performansı, sıkışan maçlarda şampiyonluğu getirebilecek kadar öne çıkabilir.

Caner'den sonra, maçın en iyi oyuncusu Elano idi. Galatasaray'a geldiğinde forvet arkası oynayacağı düşünülen Elano, tamamen bambaşka bir role soyundu Arda'nın o pozisyonu istemesi yüzünden. İşte bu yeni pozisyonunda defansın önünde oynayan Elano, hem müthiş futbol zekası ve tekniği ve basit oynama yetisiyle Galatasaray'ın kalitesini orta sahada arttırıyor, hem de defansif anlamda mücadelesi ile bu kadar yıldız bir oyuncu daha fazlasını yapamaz dedirtiyor. Elano, umarım hakettiği değeri görür Galatasaray'da. Zira beklenti, Hagi olmasıydı, oysa o Lampard'lığa oynuyor, hem de en iyi şekilde.

Galatasaray'ın bu maçtaki bütün olumsuzluklara, golün geç gelmesine, penaltının kaçmasına rağmen, hala sakin oynamasında, hala topu şişirmemesinde bir numaralı etkenin Lucas Neill olduğunu söylemeden geçmek de olmaz. Takıma müthiş katkı yapacak, nokta bir transfer olduğunu daha ilk maçında gösterdi Neill. Maç sonrası açıklamalarıysa, eminim ki, şu anda Türkiye'nin dört bir yanında özel fanlarının oluşmasına sebep olmuştur.

Galatasaray'ın bu ışıldayan oyununda ve sol kanattaki Caner'le, sağ kanada Keita, Nonda'nın yerine de Jo'nun gelmesiyle gol yollarında kağıt üzerinde çok heyecan verici bir ön grubun oluşacağını söylemek zor olmaz. Ancak Galatasaray'ın şampiyon olup olmayacağını yine orta sahasının defansif gücü belirleyecek. Bugün gol atmasına rağmen Mustafa Sarp, titrek oyunuyla Mehmet Topal, Elano'ya partnerler yapacak seviyeden uzaklar. Şu anda dos Santos'un yerine orta sahaya şöyle zamanın Appiah'ı tadında bir defansif orta saha alınabilse, sevinçten sabaha kadar uyuyamazdım herhalde. Umarım transferi yapanlar da kısa sürede bunu görebilirler.

Tekrar isteğiniz, mücadeleniz ve oyununuz için teşekkürler çocuklar..
Devamı