16 Mayıs 2009 Cumartesi

Türk Spor Medyasında Avrupa Ezikliği


Daha önceki yazılarımda da değindiğim gibi, Türk halkında yabancıya karşı genel bir eziklik vardır. 300-400 yıllık imparatorluk çöküşü sürecinde bu halk o kadar ezilmiştir ki, bu durum toplumumuzun ortak bilinçaltıyla hepimizin dimağlarına yerleşmiştir. 

Bunu bir şirkette güçlü konumda olan bir yöneticide de görebilirsiniz; yabancı biri geldiğinde aynı kişiye davranışları ile aynı şeyleri söyleyen vatandaşı bir başkasına davranışları farklıdır. Ve ya basit bir köye gelmiş basit bir yabancıya misafirperverlik adı altında her türlü güzelliği yapan sıradan birinde de.. Tıpkı bu yazıda değineceğim Türk spor medyasının genel durumunda gördüğümüz gibi..

Türk spor medyası son zamanlarda araya ufak tefek bir kaç kişiyi sıkıştırmış olsa da, genel itibariyle dışarısını az takip eden, genel kültürü zayıf, popülist, sloganlarla ve klişelerle hareket eden, pek de akıllı olmayan gazetecilerden oluşmaktadır maalesef. Bu spor medyasının mensupları çok da akıllı olmadıklarından, yukarıda değindiğim gibi evrensel normlardan bahsetmenin, onları her koşulda ve yerde savunmanın, kendilerini sahip olmadıkları genel kültür ve akıl düzeyinde göstereceklerini sanırlar. O yüzden ezberledikleri bir kaç değeri her yerde tekrarlamaya çaba sarfederler. Hem bu şekilde toplumun beklediği genel mesaj kaygısına yönelik hareket etmiş olurlar, hem de kendilerini bulundukları genel kültür ve zeka yoksunu çukurdan farklı bir yerde konumlandırmaya çalışırlar. 

Geçmişte bir çok Avrupa ülkesini kullanırdı örneklemler için bu insanlar. Son senelerde yükselen değeriyle, İngiltere Premier Ligi ve İngiltere bu insanların klişe sloganları için kullandıkları bir numaralı yer oldu. İngiltere'den yayınlanan herhangi bir maçta ve ya Türkiye'deki herhangi bir maçta örnekler bellidir:

"Hocam hiç İngiltere'de hakemlerden konuşuluyor mu..?"

"Hocam hiç İngiltere'de hocalar birbirine bir şey diyor mu?.."

"Hocam hiç İngiltere'de başkanlar gözüküyor mu..?.."

"Hocam hiç İngiltere'de sahaya giren var mı..?"

"Hocam görüyorsun bir tane ayakta maç izleyen yok İngiltere'de.."

"Hocam İngiltere'de bir hakem böyle hata yapsa bakalım bir daha maç yönetebiliyor mu?.."

gibi çeşitli örneklerle çoğaltabileceğim bir sürü ezberden yapılan klişe yorum ile Türk futbolu ve insanı aşağılanıyor, biz neden böyleyiz diye ağıtlar yakılıyor..

İngiltere'ye sık sık giden ve İngiliz medyasını yakından takip eden biri olarak söylüyorum ki, bizim yaşadığımız bir çok şey (tribün olayları hariç) orda da yaşanıyor. Hem de bizden fazla! İngiltere'de hakemler inanılmaz derecede çok konuşuluyor ve Alex Ferguson'ından, Rafael Benitez'ine, Arsene Wenger'inden ligin dibindeki Southgate'ine kadar bütün hocalar, hem de çok ağır şekillerde hakemlere, federasyona yükleniyorlar.. Ya medya? Fahiş bir hakem hatası sonrası, bütün haftayı o hakeme yönelik haberler yaparak geçirebiliyorlar. Evet, İngiltere'de başkanlar ortada değil, ama bu tamamen bir yönetim biçimi meselesi. Ordaki menajerler, takımın her şeyi ve bir nevi bizdeki eskiden yer alan Genel Kaptanlık müessesesi gibi.. Dolayısıyla başkan konuşmuyor, çünkü klüp adına zaten konuşanı var. Öte yandan bizim gibi yönetim biçimi olan İtalya'ya bakarsanız, tüm başkanların (takım sahiplerinin) sürekli medyada konuştuğunu görürsünüz. Dolayısıyla bütün bunlar bir kültür meselesi ve hiç bir ülkenin sistemi mutlak doğru değil. Burdan yaptığınız çıkarımlarla, efendim biz şöyle olmalıyız, böyle olmalıyız diyemezsiniz.

Tribün olaylarına gelirsek, İngilizlerin geçmişte çıkardıkları olayların dökümünü yapmaya gerek yok sanırım. Sadece şu anda inanılmaz yasalarla bu tür olayların önüne geçmiş durumdalar. Ama misal olarak Manchester United tribününde şu an otururken gördüğünüz ve aptal spiker tarafından "bakar mısın hocam taraftara, ne kadar da kültürlü" diye övülen bir taraftar, yurtdışında bir maça gittiğinde aynı yasalar orda olmadığı için her türlü olayın içinde olabiliyor. Örneğin önümüzde Roma'da Şampiyonlar Ligi finali var. Bakalım İngilizler Roma'da neler yapacaklar? Bekleyelim ve görelim..


Bütün bunları neden yazdım? Nefret ediyorum medyadaki bu ezik söylemlerden ve her düzlemde bunlarla karşılaşmaya sinir oluyorum. Bugün Manchester United şampiyon oldu ve şampiyonluk kupasını aldı. Kutlamalar oldukça sönük, coşkudan uzaktı. Ancak bu görüntü dahi spiker Melih Şendil tarafından, hocam görüyor musun bir kişi sahaya girmedi, ne kadar güzel kutluyorlar gibi övüldü. Yahu böyle şampiyonluk kutlaması olur mu? Sırf İngiliz böyle kutladı diye, benim ülkemde şampiyon olmuş bir takımın taraftarı da çılgınca sevinmeden, sağı solu pankartla gelin gibi süslemeden, gerekirse meşalesini yakmadan, lazer şovunu yapmadan şampiyonluk kutlamasını asilzade gibi yapmak zorunda mıdır? Ya da hiç mi görmediniz Avrupa'da herhangi bir takım şampiyon olduğunda, değil bir kaç kişi, binlerin yeşil çime hücum ettiğini, Totti'lerin, Del Piero'ların sadece külotlarıyla sahanın içinde kaldığını?

Akdeniz ülkelerindeki genel eğilime bakarsanız, aşağı yukarı benzer çizgide olduğumuzu görürsünüz. Hiç biri bundan dolayı eziklik duymazken, biz neden duyuyoruz? Bu da bizim kültürümüz. Bu da bizim sporu yaşama biçimimiz. Biz bundan zevk alıyoruz, bundan zevk almamız da bizi iğrenç, barbar, aşağılık yapmıyor!

Lütfen ezbere konuşmayınız Türk spor medyası. Lütfen eğilmeyiniz, bükülmeyiniz. 

Bu konuya gördüğüm her örnekte değinmeye devam edeceğim. 


2 yorum:

Adsız dedi ki...

KENDINI DEGIL ULKESININ 'KENDISI DISINDAKI' TUM VATANDASLARINI EZIK GORUYOR VE ASAGILIYOR BAHSETTIGIN BU ADAMLAR. KENDISININ FARKI YOK YOKSA ONA GORE ELIN AVRUPALISINDAN. OYSA SEN NE KARTALSIN NE SERCE BE GULUM, YAZIK SANA.

17 Mayıs 2009 00:13
Unknown dedi ki...

bu konuyla ilgili olarak Wolfsburg'un bugünkü şampiyonluk kutlamalarına bakmaları gerekiyor başta Melih Şendil olmak üzere Avrupa hayranı medyamız.

24 Mayıs 2009 00:35