Plaket de neyin nesi yahu?
Sıkıldım artık Galatasaray Yönetimi'nin sürekli kamuoyundan takdir almaya yönelik suni hareketler yapmaya çalışmasından. Sürekli "özel" bir şey yapmaya çalışma çabası, içini dolduramayınca sığ kalıyor, beni de geriyor.Mehmet Topal'ın gitmesinden bağımsız konuşuyorum. Ki kendisi hakkındaki görüşlerim bellidir; isteyen burdan, isteyen de burdan ulaşabilir.. Buna rağmen, başarılı olma şansı olan tek ülke olarak İspanya'yı görüyorum..Zira İspanya'da futbol, o kadar "pozisyon oyunu", o kadar oyuncular saha içindeki penetrasyonlarına sadık ki, fizik kondüsyonunu üstün tutarsa, o yavaş yavaş, daha atmadan 10 dakika önce belli ettiği paslarını sürekli iletebileceği boşa kaçmış bir adam bulacağından, yıllarca idare edebilir. Etsin de.. Bize uzak, Valencia'ya yakın olsun.. 5 milyon Euro için de teşekkürler olsun..
Lakin, bu plaket de neyin nesidir? İşte kamuoyundan, basından, tribünden, vay efendim ne vefakar yönetim, ne zarif yönetim, görüyor musun gideni plaketle gönderiyor diye küçük zekalı insanlara söyletmek için yapılan bu hareketi hadi anladım, koskoca Galatasaray Başkanı'nın, Mehmet Polat'ın ayağının dibinde plaket vermek için bulunmasındaki absürdlüğü biri bana anlatsın. Adnan Polat'la birlikte Galatasaray Başkanı resmen ayağa düştü. Sürekli basına demeç, sürekli konuşma, oyuncularla abi-kardeş hareketleri, vs..
İsterseniz geri kafalı deyin, isterseniz ne derseniz o.. Lakin benim Galatasaray Başkanı dediğim adamın yanına o futbolcu dediklerinizin yaklaşabilmesi için, böyle Cüneyt Tanman, Fatih Terim, Bülent Korkmaz, Hakan Şükür tadında kaptan olabilmeniz lazım ancak.. Diğerleri, başkanı nadiren görebilip, ancak başarılarda toplu takdir, başarısızlıklarda toplu tekdir için karşılarında Galatasaray'ın 1 numaralı adamını bulmalılar.. Yoksa böyle enseye şaplak ilişkisi kurarsanız, bir topçunuz Avrupa'ya gidiyor diye ayağına gidip dandirik bir plaketle resim çektirirseniz; sürekli medyaya demeç verirseniz, hiç kimseye karşı hükm-ü şahsiyetiniz kalmaz.. Ne futbolcuya, ne Federasyon'a, ne medyaya, ne de tribüne.. Ne kadar yaklaşırsanız, o kadar erişilebilir olur, o kadar küçülürsünüz..
Ne plaketi yahu? Artık bu ezikliklerden kurtulalım.. Geldi, oynadı, para kazandırdı, gitti.. Teşekkürler.. Bitti..
2 yorum:
Adnan Polat hala futbol şubesini yönetirken ki kafayla devam ediyor, zaten kulübün hali ortada. Futbol şubesinde inanılmaz bir başı boşluk var, imaj yerlerde. Adam gibi bir yönetici olmaz mı kardeşim? Kim oradaki yetkli üstünel mi sezgin mi, yoksa her ikisinin üstünde polat mı?
14 Mayıs 2010 11:23Polat'ın vizyonu kulübü yönetmeye yetmez, ben de bunu 2 senedir yazıyorum blogda. Çünkü küçük hesaplar peşinde.
Topal olayına gelince, blogunu ilk defa Topal ile ilgili eleştiri yazısı ile tanıdım. 2 yıldır bu adam ile ilgili o kadar şey yazdım ama pek az yerde aynı noktada buluştuğum birilerine rastladım. O açıdan Topal konusunda bu kadar gerçekçi birini görmek güzel. 5 milyon euro da iyi para...
Adnan Polat'ı çok severim ama bu başkanlık işini beceremedi sanki. İyi bir insan ve ağabey havası var ama işte bu bizim egosantrik kaptanımıza ve yeniçerilere sökmüyor. Ya da kendisi şu an hiç kimsenin göremediklerini görüyor ve yeni bir devrim yaratacak. Ama şu anki ve yakın gelecekteki görüntü daha çok yeni hüsran dönemlerini işaret ediyor. Gelecek sene ile ilgili hiç bir beklentim yok eğer geçen sene Rijkaard'ın gelişi gibi radikal bir durum olmazsa.
15 Mayıs 2010 00:58Yorum Gönder