4 Nisan 2010 Pazar

Dünya alem tercüman görsün: Halil Yazıcıoğlu

Malum bu aralar futbol bloglarının gözde konusu Galatasaray'ın tercümanı Mert Çetin. Hemen herkes kendisinin tercümanlık yapabilecek kadar dile hakim olmadığının farkında ve söylenebilecek herşey söylendi.

O manada ben Mert Çetin'i eleştirmektense, bu işi şu anda, belki de tüm zamanlarda, en iyi yapan kişiye dikkat çekmek istiyorum.

Söz konusu kişi, Trabzonspor'un tercümanı Halil Yazıcıoğlu. İspanyolca, İngilizce, Fransızca ve Portekizce de konuşan ve diksiyonu, Türkçe'ye hakimiyeti ile dikkat çeken Yazıcıoğlu'nun sadece tercümanlıkla kalmak istemediğini Erkan Goloğlu'nun Ocak 2009'daki bu yazısından öğreniyoruz. Besbelli kendine teknik adamlık hedefi koyan Yazıcıoğlu bu anlamda başarılı olabilir mi bilmiyorum; ama şu ana dek sergilediği tercümanlık performansı anlamında ben kendisini tebrik ediyorum.

Galatasaray'da senelerdir doğru düzgün bir tercüman görememiş; Hagi'nin tercümanı Olgun Cafer'e, Gerets'in tercümanlığını da yapan Erdal Keser'e, Feldkamp'ın tercümanlığını yapan Burak Dilmen'e ve en son Mert Çetin'e dayanmış bir birey olarak, Galatasaray İletişim mezunu Halil Yazıcıoğlu'nu takımda görmek, rüya gibi olurdu diyerek sözü Halil Yazıcıoğlu'nun kendi ağzından özgeçmişine bırakayım:

"“Colman, ‘Radara yakalandım, polisle konuş’ diye beni arar”
Halil Yazıcıoğlu (24 / Trabzonspor)
-Bir yıldır Trabzonspor’dayım. Burada sekiz oyuncuya çevirmenlik yapıyorum. Alanzinho’ya Portekizce, Colman’a İspanyolca, Hırvat Cale ve Nijeryalı Promise’e İngilizce, Kamerunlu Song, Senegalli Sylva, Brundili Papy ve Gineli Yattara’ya da Fransızca tercümanlık yapıyorum.
-Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi Sinema ve Televizyon Bölümü’nde eğitim gördüm. Fransa’da Lyon Siyasal Bilimler Enstitüsü’nde yedi ay okudum. İngilizce ve Fransızca öğrenmeye Burak Bora Anadolu Lisesi’nde başladım. Dört yıl İstanbul Cervantes Enstitüsü’ne gittim, İspanyolca öğrendim. Trabzonsporluyum. Galatasaraylı olmadığım konusunda kulüpteki insanları ikna etmek için çok uğraştım.
-Futbola eskiden beri meraklıyım. Hatta üniversite döneminde Radikal gazetesinin spor servisinde üç yıl çalıştım. 2008’in başında ise Cervantes’te kültürel etkinliklere yardımcı olabilecek bir kişi aranıyordu, beni aldılar. Trabzonspor, Arjantinli oyuncu Gustavo Colman’ı transfer ettiğinde Cervantes’le iletişime geçti. İspanyolca konuşan ve futbolla ilgilenen birini arıyorlardı. Başvurdum, kabul ettiler. Bu camiada Portekizceyi bilmek şart diye düşündüm ve kendi kendime evde çalışarak öğrendim.
-Yabancı futbolculara Türkçe temel kelimeleri öğretiyorum. Cale dil öğrenmeye çok yatkın. Song, Isaac ve Faty Papy de konuşamıyor ama çoğu şeyi anlıyor.
- Colman bir keresinde beni arayıp “Evde su borusu patladı, her taraf su oldu, ne yapayım?” demişti gülerek. Çok rahattır, bu nedenle sürekli başı derde girer. Radara girer, polis çevirir. “230’la radara girdim, şu polisle konuşuver” diye de arar. Cale ve Sylva mezgiti, Colman da Akçaabat köftesini çok sever."

0 yorum: