1 Ağustos 2009 Cumartesi

Ali Koç vs. Haldun Üstünel


Daha önceki yazılarımdan birinde, Ali Koç hakkındaki görüşlerimi belirtmiştim. Kendisinin doldurduğu yerin adamı olmadığını, yeterince zeki, kıvrak zekalı, insani ilişkileri sağlam bir isim olmadığını, hayata Koç'ların veliahtı olarak başlamasa, çok sıradan bir adam olacağını düşünüyorum.

Dünyanın en büyük holdinglerinden birinin veliahtı, Juventus'un kovmak için her şeyi yaptığı Danimarkalı Poulsen'i almak için, 2 ay boyunca her şeyi yaptı. Bakın 15 Haziran tarihli Fanatik ne diyor? Malum Ali Koç'a yağ yakma çabasıyla (Melih Şendil'in Sayın Ali Koç vurgusu gibi) bir türlü ikna edilemeyen Poulsen için, Ali Koç'un devreye girdiği ve futbolcunun sonunda yelkenleri suya indirdiği.. Bu ve benzeri haberler, 2 aya yakın sürdü. Sonunda Poulsen kendisine teklif edilen onca paraya, Juventus'un git demesine rağmen, Ali Koç tarafından ikna edilemedi (!) Tanımayanlar için, Danimarkalı futbolcu gibisinin Türkiye'ye çokca geldiğini belirtelim. Bulunmaz Hint kumaşı değil yani..


Öte yanda ise, Haldun Üstünel.. Elano gibi büyük bir yıldızı daha önceki transfer hikayelerinde olduğu gibi, rahatça ikna edip, Milan ve Inter'in kıskacındayken Türkiye'ye getiren isim. Demekki neymiş, Haldun diye anılmakla, ya da Sayın Ali Koç diye anılmakla, isimlerin önüne getirilen ünvanlar hakedilmiş olmuyormuş.

Bu vesileyle, bir kez daha tebrikler Haldun Üstünel!

4 yorum:

sembolist dedi ki...

Hayat felsefesi,insani ilişkilerde birebir etkili bir pradigmadır.Haldun Üstünel'de olup da,Ali Koç'da olmayan bu paradigmadır..

1 Ağustos 2009 10:49
Adsız dedi ki...

Haldun Üstünel'in ikna yeteniğini ve başarısını takdir ediyorum. Ancak futbolcuları getirdiği kulüp "Galatasaray". Haldun Bey başka bir takımda olsaydı bu ikna gücü olmayabilirdi.

2009-10 Galatasaray'ı büyük bir proje. Başkan Adnan Polat ve Frank Rijkaard başta olmak üzere, Haldun Üstünel'in çok önemli bir parçası olduğu büyük bir proje...

1 Ağustos 2009 11:10
murat dedi ki...

Haldun Ustunel'i cok seviyorum ama Adnan Polat'i daha da cok seviyorum cunku baskasi olsa (ornek icin uzaklara gitmeye gerek yok) altindaki bir ismin bu kadar parlamasina izin vermezdi. En cokta Galatasaray'i seviyorum cunku hangi gecmise sahip olursa olsun - ister fakir ister zengin ister mektepli ister alayli - Turk futbolunu farkli bir boyuta tasiyan acilimlar hep bu kulubun yoneticilerinden geliyor.

Bir kacini hatirlayalim:

1-Ekrem Durust: Tartismasiz Turk futbolunda gelmis gecmis en iyi yoneticidir. Haldun Ustunel'e kadar gelen cizgiyi baslatan yoneticidir ve bu ekolun sahibidir.

2-Alp Yalman: Derwall ve sonrasinda Kalli'yi Turkiye'ye gelmeye ikna eden yoneticidir. Sonuclar ortada :)

3-Faruk Suren: Soylemeye bile gerek yok ama bir de Derwall doneminde altyapi hamleleri konusunda o zamanki baskan Ali Uras'i ikna etmisligi vardir, o tesisler ve altyapidan kimler cikmadi ki.

4-Adnan Polat: O da Skibbe ile baslayan ama yurumeyen Rijkaard ile devam ettirmek istedigi yeni futbol felsefesini Turk Futbolu'na kazandiracaktir.

Bu isimler disinda mesela bir Yurdasen Karahasan vardir ki eger Hakan Sukur transferi gerceklesmese herhalde Derwall ile baslayan Terim'le taclanan donemin bir bacagi eksik kalirdi. Bu kadar stratejik bir transfer Turk futbol tarihinde yoktur herhalde.

Ergun Gursoy'da keza uzerine olu topragi serpilmis camiayi ayaga kaldiran isimlerdendir. 80li yillarda mafyavari yontemlerle futbolu ele gecirmeye calisanlarin karsisinda durmus ve Galatasaray devriminin tamamlanmasinda buyuk katkilari olmustur.

4 Ağustos 2009 13:54
Spinoza Gian dedi ki...

Murat güzel yorumun için çok teşekkür ederim..Yazdığın isimlerin hepsine de katılıyorum..

4 Ağustos 2009 15:03