24 Ocak 2010 Pazar

Penaltı atışı rehabilitasyon için kullanılmaz!


Galatasaray'da bir klasiktir penaltı atışlarının kaçması. Genelde bunun sebebi, takımın bir penaltı atıcısının belli olmaması, belli olsa dahi, takımın liderleri tarafından, konjonktüre göre penaltı atışının, o dönemi zor geçiren futbolculara bir nevi rehabilitasyon seçeneği gibi sunularak, "hadi bu golü atsın da, kendine gelsin" şeklinde değerlendirilmesidir.

Geçmişte uzun dönem gol atamayan nice Galatasaraylı futbolcu, en kritik maçlarda beyaz noktanın başına geçirilmiş, nice Hakan Şükür'ler, Arif Erdem'ler, Necati Ateş'ler, Ümit Karan'lar bu şekilde penaltı kaçırmış, olan ise saçını başını yolan taraftarlara olmuştur.

Bu anlamda penaltı, çalındığı noktada Galatasaraylı taraftar için kabustur. Zira muhtemelen kaçacaktır, ya da 10 atışın 9'unu gol yaptığını gördükleri bir futbolcuları olmadığı için her şekilde tedirginlikle izleyeceklerdir atışı. Üç büyükler içinde penaltıdan en çok çekenin Galatasaray olduğunu herkes kabul edecektir sanırım.

İşte bu noktada, daha geçen gün, Denizli Belediye maçında Emre Çolak'a penaltı attırıp, "abiliğini" yapan Arda Turan, Brezilya Milli takımında penaltı kullanan Elano varken, penaltıyı kendine gelsin diye Nonda'ya attırmış. İşte bu kimsenin haddi değildir! Eğer Mustafa Sarp'ın golü olmasa ve maç berabere bitse ve giden 2 puan şampiyonluğu kaybettirse, bunun hesabını Arda Turan verebilir miydi? Galatasaray zor durumdaki oyuncuların moralini düzeltme şeklinde bir misyon mu üstlenmiştir?

Abarttığımı düşünmeyin. Senelerdir bildiğim kadarıyla bir tek kere penaltı kaçırmış Alex gibi müthiş bir penaltıcıya sahip Fenerbahçe'nin 2 sene önce kaçırdığı şampiyonlukta Ankaraspor maçında, Alex yerine kendini kötü hisseden Kezman'ın moral bulma çabasıyla attığı ve kaçırdığı penaltının büyük bir önemi yok mudur? İşte şampiyonluklar böyle küçük ayrıntılarla belirlenir.

O yüzden, sayın Rijkaard, bir an önce Elano'yu penaltıcı ilan ediniz ve bu kararınızı saha içinde çoluk çocuğun değiştirmesine imkan vermeyiniz!

4 yorum:

Adsız dedi ki...

Öncelikle Emre'nin penaltısıyla Nonda'nınkinin birbiriyle alakası olmadığını belirteyim. Zira Emre'nin üzerinde hiçbir baskı yoktu ve o penaltı bir genç oyuncunun özgüven kazanması için önemliydi. Arda'nın bu hareketi son derece doğru ve olguncaydı, bence.

Nonda'nınkine gelelim. Arda Emre'ye topu vermekle ne kadar doğru yaptıysa, Nonda'ya vermekle de o kadar yanlış yaptı. Transfer söylentilerinden bunalan ve özgüveni kaybolan Nonda, bu penaltıyı atacak son kişiydi.

Penaltıları kimin atması gerektiğine gelirsek, buna Rijkaard karar verebilir ama kararı bıraktığı kişi de çoluk-çocuk değil Galatasaray'ın kaptanıdır. Ben olsam Elano'ya bırakırdım ama Elano'nun da üzerinde bu baskı varken penaltı atması riskli olabilir.

25 Ocak 2010 01:15
Mario Jardel dedi ki...

bir aforizma gibi olacak ama acaba arda'nın ( görmedim bunu ) penaltı atması için topu nonda'ya vermesinde arada sırada medyada çıkan camia içersinde bile tartışılan arda'nın elano'ya pas atmaması gibi bir durumun etkisi olabilir mi ?

25 Ocak 2010 16:21
Mert Kuyumcu dedi ki...

Merhaba GIAN,

Kalemine sağlık, önemli bir konuya değinmişsin.

İyi çalışmalar.

25 Ocak 2010 19:26
Spinoza Gian dedi ki...

@ Chao Grey; ben de tam onu diyorum. Öyle bir oyuncuya bırakırsanız, bugün doğru yapar, yarın yanlış. O yüzden Emre'ye bıraktı doğruydu, Nonda'ya bıraktı yanlıştı dememek, hareketinin bütününün, yani bir futbolcunun penaltıcıyı belirlemesinin yanlışlığı üzerine konuşmak gerek.

@ ksenophanes; zaten hep bunu soyluyorum, Arda, sürekli kafasında hesaplarla saha içinde. Ama iyi ama kötü. Sürekli şunu yaparsam şu şöyle düşünür, bunu yaparsam bu böyle düşünür diye hareket eden oyuncu yeteneklerini tam olarak sahaya yansıtamaz.

@ Mert; çok teşekkür ederim her zamanki gibi destekleyici yorumun için..

25 Ocak 2010 20:42