13 Haziran 2010 Pazar

Almanya 4 Avustralya 0

Sanırım bugün dünya üzerinde yüzmilyonlar Lineker'in Almanlar hakkındaki artık klişeleşmiş sözünü tekrarlıyorlar bu göz alıcı performans sonrasında. Tipik Türk yorumcusu olarak, bu performansta Avustralya'nın son derece taktik disiplinden uzak oyunun da payı olduğunu söyleyerek kolaya kaçabiliriz. Ama ne yaparsak yapalım, Almanya'nın 90 dakika boyunca tüm oyuncularıyla 90 dakika boyunca yaptığı tempoyu, her bir oyuncunun mevkiilerine göre pozisyon alma becerilerini, maçı kazanma isteklerini ve bütün bunları yapan kadronun inanılmaz genç bir kadro olduğu gerçeğini gözardı edemeyiz.

Almanların yine klasikleşmiş tabiriyle bu makina düzeninde işleyen takımında, öyle bir oyuncu vardı ki, beni şu ana kadar turnuvada Messi dahil en heyecanlandıran performansı sergiledi. Mesut Özil gerçekten olağanüstü oynadı. Her pasında, her driplinginde, her şutunda futbol zekası fışkırıyor Mesut'un. Bir kaç sene içinde, belki de bu Dünya Kupası sonrasında çok büyük takımlarda oynayacağını tahmin etmek güç değil. Türk Milli takımını seçmeyerek kariyer planlaması yolunda çok doğru bir tercih yapan, kendisini Arda-Mesut aynı takımda oynamaz muhabbeti yapacak yorumcuların mezesi yapmayan 88'li Mesut'un bundan sonraki gelişiminin de daha hızlı olacağına dair kehanette bulunabiliriz.

Ya 89'lu Müller' ne demeli? Peki bir başka 89'lu Badstuber'e? Yılların Lahm'ının henüz 83'lü olduğunu söylemeye gerek var mı? Almanlar gerçekten çok iyi bir jenerasyon yakalamış durumdalar ve başlarında da gerçekten futbolu pozitif oynamaya çalışan, belli ki her pozisyona kafa yoran bir hocaları var. Bir Galatasaraylı olarak, Allahtan Löw Aziz Yıldırım'a denk geldi de, Fener'de kalamadı demek istiyorum.. Eğer Rijkaard'la dikiş tutmazsa da, bir sonraki hoca adayım direk Löw'dür.

Almanların bu göz alıcı oyunlarıyla turnuvada en az yarı final yapacaklarını düşünüyorum. Daha üst kademeye çıkıp çıkamayacaklarını, genç oyuncuların daha büyük siklet maçlarda neler yapacakları belirleyecek. Fikstürün gelişimi izin veriyor mu bilmiyorum ama, İngiltere ile oynasalar keşke.. İngilizlere unutamayacakları bir ders verebilirdi genç panzerler.. (Oh panzerler kelimesini de kullanmış oldum.)

Avustralya'ya dönersek.. Neill ve Kewell'dan ötürü kalbimde yer tutan Avustralya o kadar kötü oynadı ki.. Bu moral bozukluğu, haksız bir kartla da olsa kaybettikleri Cahill sonrasında Avustralya'nın gruptan çıkabilecek kıvılcımı artık yakayalabileceğini düşünmüyorum.

4-0'lık bu performans sonrasında Neill da yerden yere vurulacaktır. Her ne kadar ilk golde ofsaytı bozan isim de olsa, Neill'ın bu hezimette en büyük paya sahip olduğunu söylemek haksızlık olur. Avustralya orta sahası o kadar kırılgandı ki Almanların temposu karşısında, topu alan Neill'la karşı karşıya kaldı. O manada suçun başkalarında aranması gerekir..

Kimde mi?

Galatasaray'ın transfer sezonunun başından beri peşinde olduğu Grella'da örneğin. Çok açık net söylüyorum; Galatasaray Grella'ya değil 1 pound, 1 lira dahi vermemelidir. Bütün sene boyunca eleştirmekten yorulduğum Mustafa Sarp bu arkadaştan iyidir. Hakikaten çok sinirlenmiş durumdayım. Kimler öneriyor böyle isimleri, kimler yediriyor, kimler alıyor inanamıyorum. Galatasaray Grella'yı, hatta Emerton'ı alırsa, yazıklar olsun. Bunları alacağınıza illa Avustralyalı alacaksanız Antalyaspor'lu Jedinak'ı alın. Grella'dan 3 kat iyi topçudur.

Sonuç olarak, Almanya şu ana kadar turnuvada en çok ışık saçan takım oldu. Grubun son maçında, Gana karşısında eğer fizik olarak iyi bir takıma karşı da bu performansı sergilerlerse, yazının başında belirttiğim soru işareti de ortadan tamamen kalkar ve bu genç kadro sonraki turlara daha güvenle ilerler.

0 yorum: