20 Nisan 2010 Salı

Hayat öyledir ki; iki gün sonra mecburiyetten güldürür insanı..

Cumartesi günü, Arda Turan, Manisa'da Egeli Galatasaraylılar kendisini çağırıp bağrına basmak istediklerinde yanlarına gitmedi. Bu dünyayı ben yarattım havasında, Kurtlar Vadisi gençlerinden biri görüntüsüyle suratını asıp durdu. Maç boyu kendi asistiyle atılan gole dahi gülmedi. Kendince, kendisini çok da haklı bir biçimde protesto eden Galatasaray taraftarına ceza kesiyordu.

O asık suratıyla milyonların içini sıkan Arda, işte bu akşam kameralara gülmek zorunda kaldı. Çünkü bu sefer hatayı kendisi yapmıştı; hem de ne hata.. Kaptanı olduğu bir takımda, bir arkadaşını yumruklamış, ağzından kan getirmişti. Medyanın ve taraftarın, bu hassas günlerde üzerine daha da fazla geleceği belliydi.. O zaman o gün milyonlarca taraftara gülmeyen o yüz, hemen sahte bir gülümsemeyle kaplanmalı ve medyaya "biz arkadaşız, bunlar da her antrenmanda olabilecek hadiseler.." mesajı verilmeliydi.. Zira ne de olsa son dönemlerin raconu buydu; Arda Turan'ın kişisel moduna göre Galatasaray gündemi belirleniyordu. O artık bir futbolcudan, bir kaptandan çok ötesiydi..

Öyle ki, Tam Saha dergisine bu ay başında verdiği röportajda, bugün yumrukladığı, kendisiyle hemen hemen aynı yaştaki Caner arkadaşı hakkında şöyle diyordu:

"Caner'i sol bek oynatamıyoruz. Bu kadar müthiş bir sol ayağı sol bek oynatamıyoruz. Neden? Çünkü bilgi eksikliği var. Caner'in nasıl bir kumaşı var biliyor musunuz? Topa nasıl vuruyor biliyor musunuz? Her topa vurduğunda 5 dakika onu seyrediyorum. Ama nasıl oynayacağını bilememek gibi bir sorunu var. Bunu en başta da kendim için söylüyorum. Bu konuda Ayhan Akman çok iyi bir örnektir."

Kim bilir, belki de gerginliğin temeli, kendime de çuvaldızı batırıyorum derken, kiralık statüsünde olup, Galatasaray'da kalmaya çalışan bir gencin istikbaline etki edebilecek olan "nasıl oynayacağını bilememek" ithamının yer aldığı bu röportajla atılmıştır.

İşte, henüz hiçbir şey kanıtlamamış ve bu camiaya elle tutulur bir şey kazandırmaksızın, yani büyüğünüzün, küçüğünüzün tam saygısını kazanmaksızın bir büyük takıma Kaptan yapılır ve hemen herkes hakkında istediğinizi söyleyebileceğinizi (Milli takımın başında yerli hoca isterim; bence sol kanatta Kewell değil de ben oynamalıyım; bu saatten sonra 2. kaptanlığı takmam.. gibi) düşünürseniz bir gün başınıza bu zoraki gülümseme anları gelir.

Siz herkes hakkında fikrinizi beyan edebilirsiniz; ama taraftar sizi odak noktasını kaybetmiş olmakla suçlayamaz.. Değil mi?

Peki..

1 yorum:

Baha dedi ki...

Arkadasimizin sorunu halen ham olmasina ragmen kendisini olmus sanmanin verdigi asiri ozguven. Kendisi ne yapmis ki Caner'i elestiriyor yetmiyor bir de suratina patlatiyor? Madem karakterin boyle o zaman Mourinho'yu (Barcelona'yi zekasi ile yerle bir etti bu aksam)ornek al, senle beraber icraatinde konusulsun kimse agzini acamasin.

Arda'yi cok elestirmeme ragmen bugunku olay beni sarsti, destege ihtiyaci var taraftarla birlikte iki tarafinda fedakarlik yapmasiyla temiz bir sayfa acmak zorunda. Cok akilli, farkli ve yetenekli, buyuk futbolcu olmayi basarirsa 2. Hakan Sukur olur ve Turk futbolunu degistirir. Su an kolay olan onu kaybetmek kazanmak daha zor, yalniz kendisi de fedakarlik yapacak gerekirse kaptanligi birakacak ve hak ederek tekrar alacak. Yabancilara yardimci olacak, takim arkadaslarini kollayacak, medyaya malzeme vermeyecek, profesyonelce yasayacak, hocasiyla tartisacak ama onun otoritesini kabul edecek. En onemlisi Galatasaray'i kendisi dahil her seyin ustunde tutacak. Zaten su an bunu yapmayi ogreniyor ve bocaliyor kaptanligin oyle sozde oldugu kadar kolay bir sey olmadigini goruyor. Buyuk futbolcu olmak kolay degil yoksa bugun Sarp'a Topal'a Elano'ya vs. kizan yok cunku kapasiteleri belli.

Umarim bunlarin hepsini bir olgunlasma vesilesi olarak gorur ve sahadaki Rijkaard olur, iste o zaman Galatasaray bizim bugun hayal bile edemedigimiz maclari oynar ve kupalari alir gelir cunku o potansiyeli var Arda'nin ve bizim de ondan baska sansimiz yok su anda.

21 Nisan 2010 00:09