8 Şubat 2010 Pazartesi

Trabzonspor'a dikkat


Son 3 maçta izlediğim Trabzonspor bana şu anda ligde en çok zevk veren takımlardan biri haline geldi. Şenol Güneş'in gelişi sonrası, suni bir yükselme süreci, kendi sahalarında çok kötü bir oyun sonrası Fenerbahçe'ye ligin ilk yarısının son maçında yenilmişler ve şampiyonluk yarışından resmi olarak uzaklaşmışlardı.

Ancak devre arasını çok iyi hazırlanarak geçirdiler ve ikinci yarıya fırtına gibi girdiler.. Neydi bu yükselişin arkasında yatan sebepler?

1. Nokta transferler yaparak kadrolarının derinliğini arttırdılar. Önce transfer sezonu öncesi Ankaraspor'dan boşta kalan Ömer Aysan'ı sağ beke yerleştirdiler. Sonra orta sahalarında Selçuk ve Ceyhun'a alternatif olarak Sivasspor'un son 2 sezondaki başarısında pay sahibi Sezer Badur'u alarak alternatifleri çoğalttılar. Sonrasında Kolombiya Milli takımında da oynayan, Teofilo Gutierrez'i getirerek forvet pozisyonundaki bitirici golcü eksikliğini kapamaya çalıştılar. Ayrıca bu bölgeye Murat Tosun'u da ekleyerek, yedek forvet gereksinimlerini ortadan kaldırdılar. Aynı bölgeye son olarak Burak Yılmaz'ı eklediler ve camiayla yıldızı barışmayan Gökhan Ünal'dan 3.5 milyon euro kazanarak kurtuldular..

2. Şenol Güneş'in yukarıdaki akılcı transferlerin fikir babası olması yanında, takıma ve camiaya kazandırdığı hava önem kazandı. Çoğunlukla aşağılanan, ancak söylemleriyle bana göre Türk futbolunun en akil, en futbolu bilen, en düzgün isimlerinden biri olan Şenol Güneş'in doğru tespitleriyle önce kadro dışı kalan oyuncuları affetmesi, Song'u kaptan yapması, Tjikuzu gibi bir problem oyuncuyu göndermesi, güvenini kaybetmiş oyuncularına yeniden bir başlangıç sağlaması ile takım hüviyeti yakalanması, kısa süreli başarının arkasındaki temel etken.

3. 1 ve 2. numaralı maddelerdeki gelişmelere paralel olarak, Gutierrez ile yedeklenen Umut Bulut'un daha çok çalışması ve bir anda gol makinesi haline dönüşmesi, Ömer Aysan sağ bekte oynayınca, asıl yeri sağ ön içte oynayarak yıllar önce futbolcu olarak isim yaptığı günlerdeki formuna dönen Serkan Balcı, kendisine sürekli şans veren hocasıyla psikolojisi düzelip skora katkı yapmaya başlayan Alanzinho ve problem ancak müthiş yetenekli çocuk Engin Baytar'ın yükselişi, takımın dinamik futbolunda temel taşlar oldular.

Bugün Trabzonspor'un kadrosunun her mevkiisinde çok yetenekli oyuncular bulunmakta. Belki de tek eksik yerleri hala tam oturmayan kaleci mevkiisi.

Sol bekte Hırvat Milli takımında da oynayan, son derece yetenekli Cale ve yedeği eski Galatasaraylı Ferhat.
Stoper mevkiinde ligin kalburüstü stoperleri Egemen ve Giray ile tecrübeli Song.
Sağ bekte Ömer Aysan, Tayfun Cora ve hatta Serkan Balcı.

Orta sahada çeşitli mevkiilerde oynayabilecek Selçuk İnan, Alanzinho, Colman, Engin Baytar, Serkan Balcı, Sezer Badur, Ceyhun Gülselam ve sakatlıktan dönebilecek Yattara.

Forvette Umut Bulut, Gutierrez, Murat Tosun ve Burak Yılmaz ile bu kadro kaleci, stoper ve orta sahaya birer takviye ile gelecek sezonun en ciddi şampiyonluk adaylarından biri olabilir.

Şu andaki haliyle de Trabzonspor'un zirveyle 8'e indirdiği puan farkını daha da kapayıp, en azından Şampiyonlar Ligi'ni kovalamasını bekleyebiliriz. Elbette bunun için en önemli gösterge bu hafta deplasmanda oynayacakları Bursaspor maçı olacak. Trabzonspor, Bursaspor'u deplasmanda yendiği an, işte yeniden o eski Trabzonspor olma yoluna iyiden iyiye girdiğini haykıracak.

Şampiyonluk mu? Hala çok uzak. Ancak, yine de Olimpiyat stadına bu halde 30 küsür bini toplayacak heyecanı yaratan Trabzonspor'un Şenol Güneş'in arkasında durması halinde güzel günlere doğru yürüyeceğini tahmin etmek, hiç de zor değil.

5 yorum:

Unknown dedi ki...

Şenol Güneş'i takdir etmene şaşırmadım, bazıları halal 2002'deki başarınını şans olduğundan dem vursun onun zamanında zayıf takımlara karşı puan kaybetmezdik elemelerde. En büyük hatası Letonya elemeleri oldu ki orada da bireysel hatalar çok ön plandaydı. İnşallah başarılı olur.

8 Şubat 2010 22:20
Spinoza Gian dedi ki...

1990'larda tüm zamanların en iyi takımlarından biri olan o dönemki Trabzonspor'u yaratan, Milli takımı Dünya üçüncüsü yapan, Konfederasyon Kupasında üçüncü yapan adam, hep o 3 takımın da zaten iyi olduğu eleştirisi ile aşağılandı. Zaten önemli olan iyi takımların iyiliğini ortaya çıkarabilmek ve o seviyede tutmaktır! Şenol Güneş de bunu başarmıştır ve sırf bu özelliği ile dahi takdir edilesidir..

8 Şubat 2010 22:23
Unknown dedi ki...

Aşağılanmasının en büyük nedeni de astığım astık kestiğim kestik bir tip olmaması ve mütevazi görünümündendir. Bu tip adamlar bize sevimli gelmez, pısırık olarak adledilir.

8 Şubat 2010 23:22
Adsız dedi ki...

abi, aynen dediğin gibi şenol güneşle güzel günlere yürünür ama o yürüyüş hiç bitmez ve o güzel günler hiç gelmez maalesef.
trabzonda, milli takımda, korede hep aynı senaryoyu oynamayı büyük bir istikrarla başarmıştır abimiz.
burada da farklı bir şey olmaz. bir kaç maç daha kazansınlar, ciddi bir iddiaları olsun anında dağılırlar. şampiyonluk kelimesini yasaklayan takımdan bahsediyoruz...


Egemen

8 Şubat 2010 23:40
Spinoza Gian dedi ki...

Orası öyle; aşılması gereken büyük bir sendromun olduğu açık :)

8 Şubat 2010 23:47