20 Eylül 2009 Pazar

Dorian Gray Filmine Gitmeyin..

Oscar Wilde'ın "The Picture of Dorian Gray" romanını okumadım. Ancak merak ettiğim hikayelerden biriydi. Londra'da Dorian Gray'in Oliver Parker tarafından bu sene çekilen uyarlamasının 9 Eylül'de vizyona girdiğini görünce, bu filmi izlemeliyim dedim. Ancak filmden çıkarken içimde yer alan duygu, tam bir hayalkırıklığı idi.

Başrollerde Ben Barnes ve Colin Firth'ün oynadığı film, Colin Firth hariç oyunculuk anlamında kelimenin tam anlamıyla sınıfta kalıyor. Filmden çıktığımda 100 yılı aşkın bir süredir Dorian Gray olarak ününü sürdüren bir yapıt bu kadar sıradan olamaz düşüncesine sahiptim. Çünkü film kesinlikle Dorian Gray adlı gencin ruhunu şeytana satma sürecine nasıl geldiğine dair hiç bir şey anlatmazken, aynı zamanda karakterler arasındaki ilişkilerin nasıl geliştiğini film boyunca kesinlikle anlayamıyorsunuz. Lord Henry ve ressam Basil Hallward'ın Dorian'a olan düşkünlüklerinin nasıl geliştiği, neden böyle olduğu vs. hiç bir şey anlatılmıyor. Hele ki Dorian'ın aşkı Sybil'a olan tutkusuna dair en ufak bir gösterge yok. Basit bir şekilde tanışıp, sevişip, sonra da ayrılıyorlar.

Film Dorian'ın Londra'ya gelmesi, bir anda Basil'in resmini yapması ve Lord Henry ile tanışması; sonrasında Sybil ile tanışıp, sevişip, Dorian'ın ruhunu satması ile ayrılması ve kızın ölümü, sonrasında bol bol estetik dahi olmayan sevişme sahneleri, sonrasında Dorian'ın yıllar sonra yeniden geri dönüşü ve lanetten kurtulmak istemesi ve arada yine aptal sevişme sahneleri ile sürüp gidiyor. Filmin içine bu seks sahneleri (hiç biri hardcore değil, softcore değil, abuk subuk ne olduğu belli olmayan sahneler) öylesine serpiştirilmişki, orjinal kitapta olmamasına rağmen, erkek ressam Basil ile de seviştirilmiş Dorian.

Başta da belirttiğim gibi, Oscar Wilde'ın kitabının bu olduğuna inanamamıştım filmden çıkarken. Küçük bir araştırma ile görüyorum ki, senaryo kitaba da bağlı kalmamış zaten. Ortaya çıkan bu rezalet filmin gerekçelerinden biri de bu elbette..

Sonuç olarak, Türkiye'ye gelecek mi bilmiyorum; ama gelirse sakın gitmeyin, paranıza da yazık etmeyin. Son yıllarda izlediğim en kötü filmlerden biri.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Sagol gian bilgilendirdigin icin. Bende Dorian Grayin hikayesini bilmeme ragmen hicbir zaman kitabini okumadim (okumak isteyipte cesitli nedenlerden kitapi alamadim). Sinamaya böyle bir filmin gelecegini ögrendigim an kesinlikle bu filme girerdim, senin sayende hayalkirikligi yasamaktan kurtulmus oldum :)

Selamlarla
Aslan Suat

21 Eylül 2009 00:04
CaRtMaNtR dedi ki...

the league of extraordinary gentlemen filmindeki dorian gray karakteri daha akılda kalıcıydı.

29 Eylül 2009 14:58