15 Haziran 2009 Pazartesi

Kondüsyoner sahibi olmak..

Bir futbol takımı için iyi bir kondüsyoner sahibi olmak, bana göre balık tutmak için olta sahibi olmak kadar elzem bir husus. Özellikle futbolun Avrupalıların yanılgılarının aksine teknik değil de, tamamen fizik güce dayalı, itiş-kakışla oynandığı Türkiye Ligi'nde iyi bir kondüsyon sahibi olabilmek, şampiyonluğa giden yolun ana taşlarından birini oluşturuyor..

Lucescu zamanındaki İtalyan kondüsyonerimizin (Giovanni miydi adı?) yaptığı katkı, Daum'un ekürisi Roland Koch'un dillere destan kondüsyon yüklemeleri (ayurveda iğneleri?), bu sene Beşiktaş'ın kondüsyoneri Stefano Marrone'nin takıma yaptığı gözle görülür katkıyı düşününce, bu mevkide başarılı bir ismin yer almasının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anlayabiliriz.

İşte Galatasaray, uzun bir süre sonra, çok önemli bir ismi takıma bu görevi üstlenmek üzere getirdi. Tam adı Albert Roca Pujol.. CV'sini muhtemelen gazetelerde okumuşsunuzdur bugün. Sadece şunu söylemeliyim; Barcelona Blanquerna Üniversite'sinde Fiziksel aktivite ve spor bölümünde profesör olan ve İngilizce, İspanyolca, Katalanca, Fransızca, İtalyanca ve Portekizce olmak üzere 6 dil konuşan bu ismi Türkiye'de bu CV ile bir şirkete CEO yapabilirler!

Albert Roca, 5 senelik Barcelona deneyimini Galatasaray'a uygulamaya çalışacak. Uzun zamandır ciddi idman yememiş, Lincoln'ün bile kendi kondüsyonerini getirme ihtiyacı duyduğu bir klüpte, ilk başta futbolcuların kaşlarının kalkmasına sebebiyet vereceği aşikar.. Ancak sene sonunda, en az sakatlık yaşayan, 80. dakikadan sonra maçları en çok çeviren takım olan gibi istatistikleri yakaladığımızda hepsi Roca'nın değerini anlayacaklar..

Umarım rüya gibi üçlü ile (Rijkaard -Neeskens - Roca), rüya gibi bir futbol oynamanın temellerini atabiliriz..

Not: Albert Roca'nın özgeçmişine burdan ulaşılabilir: http://www.albertroca.com/de/curriculum-vitae/

0 yorum: