13 Mayıs 2009 Çarşamba

Güdülmeye çalışmak..!


Gelişmekte olan toplumların demeyeceğim, daha bodoslama girip ezik toplumların diyeceğim, en önemli özelliklerinden biri, yönetenlerinin halklarını verecekleri çeşitli mesajlarla, jestlerle, yapacakları bir takım sembolik hareketlerle belirli bir yöne kanalize edebileceklerine inanmaları ve toplumu resmen salak yerine koymalarıdır. Hayatın herhangi bir alanında sıklıkla karşılaştığımız bu hadise, pek tabii ki, sporda da kendini gösterir. 

İşte son örnek:

Galatasaray-Fenerbahçe 19 Mayıs "Dostluk" derbisi.. 

17 Mayıs'ta Süper Lig'de maç yapacak olan bu iki takımın, arada sadece 1 gün olmak kaydıyla, bu maça çıkarılmalarındaki amaç nedir?

Hepimizin tahmin ettiği üzere çok açık sebep.. Bu iki takımın son maçında çıkan olaylardan sonra, bir nevi ortamı yumuşatmak, orda yumruklaşan oyuncuları "Arda-Semih" elele hep beraber tribüne tezahüratlarıyla barıştırmak ve yöneten eliyle soruna çözüm bulduğunu sanarak Galatasaray ve Fenerbahçe toplumlarına sulh getirmek..

Bu davranışın temelinde insanları aptal sanmak, soruna teşhisi doğru koyamamak gibi yukarıda da değindiğim unsurlar elbette var. Ama bir başka şey daha var ki, o da iliklerimize kadar işleyen eziklik duygusu. Bu eziklik duygusudur ki, mahalle arası maçlardan, Şampiyonlar Ligi'ne kadar, Türkiye'den Uganda'ya, Uganda'dan İsviçre'ye, İsviçre'den İngiltere'ye kadar, dünyanın tüm futbol oynanan coğrafyalarında ve futbolun oynandığı her seviyede yaşanabilecek olan maç sonrası kavga, "Avrupa'ya rezil olduk", "Utandık.." başlıklarıyla duyurulmuş ve iş böylesine suni, böylesine sahtekar bir maçı organize etmeye kadar gelmiştir.

İşte rezil olmak, işte eziklik, işte üçüncü dünya ülkesi olmak asıl budur, asıl bu maçı organize etmektir..  Chelsea-Barcelona maçından sonra Drogba hakeme saldırır, Ballack hakemi dövmemek için kendini zor tutar, hakem Ovrebo o pek medeni (!), her şekilde ülkemizin Avrupa futbolunu takipten yoksun, yüzeysel spor medyasınca övülen İngiliz seyircisi tarafından ölüm tehditleri alır; ancak bir Allahın kulunun aklına tüm dünyaya rezil olduk, utandık, yandık bittik gelmez.. Aynı hadiseler bizde olsa, pek etikçi medyamız çoktan söz konusu futbolcuları çarmıha germişti. 

Aynı örnek değil diyorsunuz belki.. Ama size üst düzey takımların birbirine girdiği bir sürü maç sayabilirim.. Hiç birinde böyle sahtekar bir organizasyona gidilmedi.. Ne olacak şimdi? 19 Mayıs'ta dost mu olacağız birdenbire? Birbirimizin Galatasaraylı ve Fenerbahçeli kimliklerini çok mu seveceğiz? Hayır, yine en ufak iddialı bir GS-FB maçı öncesi her türlü olayı yapacağız, belki Şükrü Saraçoğlu'nda koltukların üstüne özenle at pislikleri koymanın ötesine gideceğiz.. 

Bırakın bu toplum mühendisliğini.. Bu iki takım kavgasıyla, rekabetiyle, birbirini kıskanması ve birbirini her kulvarda alt etmeye çalışmasıyla güzel.. Sahaya da beyaz kelebekler olarak çıkmıyorlar..19 Mayıs'ta golü çaktıktan sonra tribünlere hoş gözükmek için az sevinecek bir futbolcunun ne işi olabilir Galatasaray-Fenerbahçe maçında? 

İtiraf etmekten utanmayalım; bu iki takımın zaman zaman çirkin de olsa rekabetinden zevk alıyoruz.Bütün bu beyhude çabalara karşın, kavgalı, hırslı, tutkulu.. daha nice Galatasaray-Fenerbahçe derbisi göreceğiz inşallah..

1 yorum:

mehmet sadık akça dedi ki...

tam aklımdakileri yazöışsın gerçekten bravo. özellikle son kısım. herşey ayarında; tuzlu da olsa acı da olsa tadında güzel.

14 Mayıs 2009 07:27