Galatasaray'ın Kronik Korner Sorununun Müsebbibi
Lucescu'dan başladık, Lucescu'dan devam edelim.
2001 yılında yazdığım bir yazıyı hatırladım dün akşam UEFA Kupası finalini izlerken. Lucescu'nun ilk senesinde O'na en muhalif kişilerden biriydim. Hala da Galatasaray'ın tarihinin belki de en iyi kadrosuna ilk sezonunda oynattığı futbolun daha sonraki başarıları nedeniyle unutulduğunu düşünürüm. Belki o sene nizami olmasına rağmen iptal edilen 7 adet golümüz olmasa, yine de şampiyon olacaktık, ama ligde oynanan futbol tam anlamıyla bir ununu elemiş, eleğini asmışlar oyunu idi..Lucescu saha dışı problemlere çözüm getiremediği gibi (Jardel - Okan/Emre çetesi olayları), saha içinde de Galatasaray'ın yıllar içinde kronikleşmiş bir kaç adet hastalığının yaratıcısı oldu.
Neydi bunlardan biri? Dediğim gibi dün akşamki maçtan sonra yeniden anımsadığım üzere, kornerleri paslaşarak kullanma hastalığı idi.. Dün akşam hemen hemen bütün kornerlerde, Shaktar'lı oyuncular korneri yanına gelen bir başka takım arkadaşıyla paslaşmak marifetiyle kullandı.. Tıpkı bizde Lucesculu yıllar ile başlayan, önderliğini Hasan Şaş'ın yaptığı, paslaşarak korner kullanma hastalığı gibi. O senelerde de yazmıştım; bu Lucescu'nun duran top organizasyonu sandığı, ancak kornerleri hiç eden bir uygulamadır diye.. Bunun gerçekten öyle olduğunu Beşiktaş yıllarında görmüştüm; şimdi Shaktar'da da gördüm ve emin oldum..
Bu yazdığım bir çoğunuza komik gelebilir; ama senelerce kornere gitmiş hiç bir toptan heyecan duymayan Galatasaray taraftarı ne demek istediğimi anlayacaktır.
3 yorum:
Çağdaş Abi merhaba.
21 Mayıs 2009 23:00Ben yine sana küçük bir konuda muhalefet etsem, kızdırmam seni umarım. :)
Yazının genel içeriğine katılıyorum. Tüm yazıları da okudum bugüne kadarki, özel bir şey söylememe de gerek yok, bildiğimiz Gian işte. Yalnız dünkü maçtan bahsederken, Werder Bremen'in en kısa oyuncusunun 1.82 olduğunu, Shakhtar Donetsk'in ise bu boyun üzerinde oyuncu sayısının az olduğunu da hesaba katmak gerekir diye düşünüyorum. Kornerlerin heba olup belki de kontratak olarak geri dönmesindense, zorunlu bir tercihti belki de Lucescu'nunki. Belki diyorum, bilmiyorum zira ligde yahut diğer Avrupa maçlarında nasıl değerlendirdiklerini.
Öyle işte.
iyi de gianım bu nasıl bir bulaşıcı hastalıktır ki luceden sonra bir türlü atılamadı bünyeden. hala korner attığımızda gol pozisyonu bulacağımızdan çok dönen topta pozisyon vereceğimizden korkuyorum
21 Mayıs 2009 23:04Önder
@ scapula: Teşekkür ederim yorumun için Atahancım; kendi içinde mantıklı elbette, olabilir de.. Ama paslaşarak kullandıklarında kısa paslarla girmiyorlar ki ceza alanına.. En nihayetinde yine yüksekten orta yapıyorlar, sadece biraz daha aut cizgisinden uzaklasmıs olarak.. Dolayısıyla kontratak yiyeceklerse kısalar diye, yine yerler..
21 Mayıs 2009 23:12Bu bence Lucescu'nun özel tercihi.. Dedigim gibi 2001'den beri takip ediyorum bu durumu; cünkü azılı Lucescu düsmanı oldugum zamanlar cok sinir olurdum :)
Not: Su an Lucescu dusmanı degilim, aksine gelmesini cok isterdim..
@ Adsız: Valla Önder abi, bu sene yeni bir teknik direktör gelirse, eski tüfekler silinirse takımdan benim umudum var..
İsveç milli takımında kornerleri kullanıp, İngiltere gibi yan topların ustası bir takımı kornerleriyle perişan etmiş bir Linderoth bu takımda bir tane korner kullanamadı yahu.. (Sağlam zamanlarında tabii :) )
Yorum Gönder