25 Mayıs 2009 Pazartesi

Galatasaray'ın Derbi Şanssızlıkları Volume 789508..


Aynı futbolu Fenerbahçe, Beşiktaş'a karşı oynasa, muhtemelen skor 1-5 olurdu..

Galatasaray oynayınca 2-1 oluyor..

Bunu sadece şansla açıklamak da mümkün mü bilmiyorum..

Ancak tüm Galatasaraylılar biliyordu ki, maç 0-0 giderken, topla oynama yüzdeleri 66'ya 34'ü gösterirken, Galatasaray birbiri ardına pozisyona girerken dahi, birazdan abuk subuk olmayacak bir gol yenebilir.. Nitekim yendi de.. Ardından aynı filmi ikinci yarıda bir kez daha yaşadık.. Yine pozisyona giren, oynayan Galatasaray, ancak skoru bulan Beşiktaş..

Sadece şans mı?

Büyük oranda şans olmakla birlikte bence başka bir takım faktörler de var bu senelerin derbiler başarısızlığında..

Öncelikle elbette psikolojik etmenler. Bana göre psikoloji, sporda yetenekten bile önemlidir. Yıllardan beri bunu iddia ederim. (Mustafa Denizli de bu iddiamın benzerini senelerdir dile getirir satır aralarında..) Çok yetenekli oyuncular dahi, o yeteneklerini ön plana çıkaran psikolojik etmenlerden soyutlanınca, yetenek fakiri haline gelebilirler.. 

Galatasaray'ın 10 senedir Kadıköy'de galip gelememesi, 13 yıldır İnönü'de tek bir galibiyetinin olması, öylesine bir psikolojik çöküntü yarattı ki, ne oralara giderken futbolcu tam inanıyor, ne de tam inansa dahi, bir küçük hatada geri düştüğü anda, "ulan yine biz oynayacağız, bunlar kazanacak" psikolojisine girmekten sıyrılamıyor.. Bu da vuruşlarında, kademesinde, oyun konsantrasyonunda hataları beraberinde getiriyor.. 

İkinci etmen olarak, Galatasaray'ın yıllardır hücumda ve savunmada duran toplarda bir türlü başarılı olamaması. Günümüz futbolunda büyük takımlar artık birbirine o kadar yakın ki, çoğu zaman sonucu belirleyen duran toplar oluyor. Lakin Galatasaray bu duran toplardan derbilerde hemen hiç gol bulamamasına karşın, hemen hepsinde de boncuk misali bir tane duran top golü yiyor.. Bu da yukarıdaki psikolojik çöküntüyle iç içe geçiyor..

Üçüncü etmen olarak, Galatasaray taraftarının sahip çıktığı oyuncuların, ya da şöyle diyelim, Galatasaray taraftarının iyi oyun olarak nitelediği futbolcu tipinin tarifi bana göre ön plana çıkıyor.. Örneğin, bu maçta 100 Galatasaray taraftarına sorsanız, 99'u Arda'nın mükemmel oynadığını söyler.. Oysa Arda orta sahada sürekli iyi şeyler yapıyor gözükmesine, her aldığında 2-3 çalım atmasına rağmen, ilk yarıdaki Kewell'a pası hariç en 4-5 pozisyonda pas vermesi, oyunu açması gereken noktalarda bunları yapmamış ve çalım sevdasıyla topu kaptırmıştır. Ancak topu kaptırana kadar yaptığı iki çalım göze hoş gözüktüğünden iyi oynadı olarak değerlendirilir. Oysa sonuca etki anlamında oldukça zayıf kalmıştır. Galatasaray'ın son senelerdeki derbi hüsranlarında orta sahada hakim olup, ceza alanı çevresinde üretkenlik getirmeyen bu tip futbolun ön plana çıkarılması da bence bir başarısızlık nedenidir.

Herşeye rağmen, yine de Galatasaray taraftarı bugün başı dik geziyor; Beşiktaşlının içinde ise adamlar bizden daha iyi oynadı ama şanslıydık düşüncesi var. O yüzden mutsuz yatmıyorum, ama bu derbi ritüelinden de sıkıldım artık..

3 yorum:

Bullen dedi ki...

Özellikle derbi deplasmanlarinda yedigimiz sacma gollere alistim ben sahsen. Kica, ayaga, sirta, mumkun olan diger organlara carpan goller, kaleciden dönup tamamlanan goller falan sasirmiyorum artik. Johnson'un golu, Ergun'un ayagina carpip köseye giden Kezman'in golu, bugunku ilk gol.

Duran top konusu zaten enteresan. Tuncay'dan bile kafayla kornerden gol yemis bir takimiz maalesef.

Söyle bir dönup bakiyorum son 10-15 yila bizim bir derbi macta bu sekilde göte basa attigimiz gol sayisi benim aklimda kaldigi kadariyla iki.

Biri 5-1'lik macta Deniz Baris'in golu, digeri de Lucescu ile sampiyon oldugumuz sene ona buna carparak Arif'in önunde kalan top. (2-0'dan 2-2 yaptigimiz Inönu'deki mac.)

25 Mayıs 2009 00:49
Adsız dedi ki...

Kıça başa çarpan bir topla derbi kazanmak istiyorum ben artık...

Saunders

25 Mayıs 2009 09:03
Adsız dedi ki...

kaleyi şut gelmeden, nasıl 2 gol yenir bunun dersini verdik. Ligi taraftar olarak kafada bitirdiğimizden o kadar koymadı belki kimseye ama yine de düşününce çok saçma kaybettik.

25 Mayıs 2009 17:34