Bir gun seni sari-kirmizi formada gorsem Forlan..
Diego Forlan sanirim su anda Dunya'daki aktif futbolcular icerisinde en cok sevdigim isimlerden biri. Bu sene Galatasaray'a attigi son dakika goluyle takimimi bir ust turdan etmis bir oyuncudan bahsettigimi animsatirsam, kendisine yonelik sevgimin sinirlari iyice anlasilabilir saniyorum..
Forlan'in ablasi 1991 yilinda bir kaza yapiyor. Bu kazada ablasinin erkek arkadasi olurken, ablasi bir daha yuruyemeyecek sekilde yaralaniyor. Bu durumda hastanede yatarken, o zaman 12 yasinda olan Diego, ablasinin ifadesiyle O'na soz veriyor: "O kadar buyuk bir futbolcu olacagim ki, kazanacagim parayla seni dunyanin en iyi hastanelerinde tedavi ettirecegim.."
Kiz kardesinin bu tedavisi sirasinda, Forlan'in kendisi de bir futbolcu olan ve Uruguay Milli takimiyla 1974 yilinda Dunya Kupasi'nda oynamis olan babasi Pablo Forlan'in imdadina bir baska unlu isim yetisiyor: Diego Maradona. Maradona arkadasi oldugu Forlan ailesine para vermekle kalmiyor, zamani geldiginde Diego'nun Arjantin'de klup bulmasina da yardimci oluyor. Iste kucuk Diego da, bir nevi hamisi Maradona'yi yaniltmiyor ve 2002'de Sir Alex Ferguson'in radarina takilip Manchester United yolunu tutuyor.
Manchester United yillarinin iyi gecmemesini kendisi yine her zamanki mutevazi kisiligiyle, cok cok iyi oyuncular vardi ve benim daha az zaman bulmam tamamen anlasilabilir bir durumdu; ben de daha cok oynayabilecegim bir takima gitmek istedim diye ifade ederken, Sir Alex Ferguson da o yillara baktiginda, Forlan Manchester'da kahraman olabilirdi. Hem kisilik olarak muthis bir cocuktu, hem de muhtesem bir futbolcuydu. Sadece o donem van Nistelrooy'la oyun ici kimyasi uyusmadi, biz de van Nistelrooy'u daha cok tercih ettik. Kafasi da surekli Ispanya'da tedavi goren ablasindaydi. Ispanya'dan bir teklif gelince biz de verdik, ancak en buyuk pismanligim Forlan'i cok ucuza satmamdir diyor..
Iste bu Forlan, Ispanya'da 2004 yilindan beri Villarreal ve Atletico Madrid formalariyla tam 120 gol atti, 2005 ve 2009'da Altin Ayakkabiya uzandi.
Yine de, dunya futbol kamuoyunda hakettigi ilgi ve saygiyi gormesi icin bu Dunya Kupasinda oynamasi gerekiyordu sanirim. Forlan oyle bir turnuva cikardi ki, tipki eski Japon anime cizgi filmlerinde Tsubasa ve arkadaslari misali, Forlan ve arkadaslari seklinde, bir takimi bir adam nasil bir kac seviye yukari cikarir ve takim arkadaslari O'nun arkasinda nasil kenetlenerek tarih yazarlar bunu gosterdi.
Almanya macinin son saniyesinde direge patlayan frikiginde resmen Galatasaray gol kacirmis gibi uzuldum. 6 gole ulasarak adini Dunya Kupasi tarihine Gol Krallarindan biri olarak yazdirmayi oylesine hakediyordu ki.. Kismet degilmis..
Kendi kazandigi parayla aldigi ilk araba Peugeot 205'i hala kullanan, ablasinin adina kurdugu vakifla insanlara yardim eden, gittigi her takimda insanligi ve takim oyunculuguyla nam salmis bu buyuk yetenegi bir gun Galatasaray formasinda gormek, Hagi'nin ilk geldigi andaki cosku kadar cosku verirdi bana. Bu sene cok zor.. Ama belki 33-34 yasinda.. Ne dersiniz?