Amerika'nın Küllerinden Doğuşu
2003 Konfederasyon Kupa'sı bizim için keyifli - heyecanlı bir kupaydı.. Genel itibariyle ise Foe'nin ölümüyle hatırlanacak lanetli bir kupa oldu. Sonraki senelerde ise Türk kamuoyunun bu kupaya yaklaşımı pek de ilgi içerir değildi..
Ben de bu seneki kupada bu akşama kadar henüz maç izlememiştim. Bu akşam İtalya-Brezilya maçı olduğunu duyunca ekran karşısına geçtim. Ekran başından kalktığımda, son yılların belki de en büyük sürprizine tanıklık etmenin sevincini yaşıyordum.
Maçlardan çok bahsetmeye gerek yok.
Maçlardan önceki duruma bakalım önce:
Brezilya 6 puan
İtalya 3 puan (+ 1 averaj)
Mısır 3 puan (0 averaj)
ABD 0 puan (-5 averaj)
Bu maç öncesi tablodan kim ABD'nin yarı-finale çıkan takım olarak geceyi bitireceğini iddia edebilirdi? Böyle bir tabloya ABD'ye bahis yapmış biri varsa, alnından öpmek lazım.
Brezilya, ilk yarısını 3-0 önde kapadığı maçta, ikinci yarı laubalilik yapmasa belki tarihi farka gidebilirdi. İtalya, gök mavisinden uzaklaştığı gibi, Serie A'sının kalitesinden kaybettiği oranda futbol felsefesinde de yaralar almış. Bu skorla, Mısır'ın ikinci olarak yarı finale çıkacağı düşünülüyordu; lakin orda da büyük bir sürpriz yaşandı ve ABD Mısır'ı 3-0 yenerek averajla ikinci oldu.
Futbol çoğu zaman ülkelerin karakterinin aynası..Amerikalılar kendi deyimleriyle müthiş bir geri dönüş, "come-back" gerçekleştirip mücadeleyi hiç bırakmamanın mükafatını alırken, Mısır, oryantalist kültürünün etkisiyle ilk iki maçta gösterdiği müthiş performanstan sonra, "rahatlamanın" bedelini ödedi..
Biz de toplumların birinin Mersin'e, diğerinin tersine gitmesinin asıl gerekçesini görmüş olduk böylece..